Blogspot inanç

Hadis inkarcılığı

Son zamanlarda moda mı oldu nedir hep bir hadisi şerifler üzerine tartışma bir münakaşa bazen böyle tartışmayı da geçen ve hakaretleşmeye varan enteresan şeyler oluyor. Ne oluyor, ne istiyor bu insanlar hadisi şeriflerden?

Aslında bu süreç yeni değil 18. asrın sonlarından itibaren Oryantalistlerin başlattığı bir süreç. Müslümanlarla, İslam dünyasıyla cephe cepheye savaşmakla baş edemeyeceklerini biliyorlar dolayısıyla kaleyi içerden fethetmek anlamında İslamiyat çalışmalarına yöneldi bu kadro.

Bunlar batıda devlet eliyle kurulmuş özel müesseselerde yetiştirilen yetenekli, çalışkan ve becerikli insanlar. Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde özellikle Batı Avrupa’nın tamamında, Amerika’da Oryantalist enstitüler ve bunları yetiştiren özel müesseseler vardır.

Bunların vazifesi İslam hakkında yalan yanlış manipüle edilmiş bilgileri üretip bunları İslam hakkında yapılmış bilimsel çalışmalar adı altında neşretmektir. Bu neşirlerin muhatabı kendi kamuoyları değil, İslam ümmetidir. Bu, kaleyi içeriden fethetme ve bir beşinci kol faaliyetidir.

Başarılı olmuş mudur? Maalesef olmuştur. Sebebi de şudur, kim ne derse desin İslam ümmetinin kendine mahsus dengeleri, kültürü, medeniyeti, kurumları ve kavramları var. Bunların birine dokunduğunuz zaman domino etkisi yapıyor ve tamamı işlevini kaybediyor.

Bu anlamda da İslam ümmetinin bilgi bilinç ve şuur oluşturan müesseseleri, bilim üreten müesseseleri devre dışı kalınca, medreseler kapatılınca ortada muazzam bir boşluk oluştu. O boşluktan istifade ile bu oryantalist çalışmalar İslam ümmetinin dillerine tercüme edildi, buna Türkçe, Arapça, Farsça ve Urduca dahil çalışmalar semerelerini vermeye başladı ve artık oryantalizm bakımından yeni bir safhaya geçildi.

Artık batı dünyasında çok kallavi oryantalistler yetişmiyor ve yetişmesine gerekte kalmıyor. O çalışmalar semeresini verdi. Eskiden adı Hans olan oryantalist artık adı Hasan olan içimizde yaşayan birileri tarafından temsil ediliyor. Bazı şeyleri yeni bulmuşlar gibi O görüşler bu bünyenin içinde dillendiriliyor, yeni keşiflermiş ve muazzam hakikatlermiş gibi sunuluyor.

Bunun günlük hayatımıza ya da manevi hayatımıza tezahürü nasıl oluyor?

Hem ilmi Akedemya da hem toplum kesimlerinde muazzam bir yapı bozum faaliyeti yaşıyoruz şu anda. Küreselleşme dediğimiz hadise ile birlikte zihin kodlarımız değişti. Hadiselere, dine ve dinin kaynaklarına bakışımız değişti.

Bundan 200 sene ya da daha önceki bir İslam toplumunda sokaktaki herhangi bir insana gidip din hakkında bir şey sorsaydınız ortalama bir insan çok iyi bildiği şeyleri size anlatırdı. Bilemedikleri için sizi bilen adreslere yönlendirirdi. Daha da önemlisi hayatının nirengi noktasına dini koymuş bir insanla konuşur olurdunuz.

O insanda belki bilgi olmayabilirdi ama bilinç vardı, şuur vardı, idrak ve irfan vardı. O insanın idrakinde ve bilincinde bu dünya bir imtihan dünyasıdır. Bu dünya bizim kalıcı mekanımız değil, asıl mekanımız ahirettir. Burada oraya yatırım yapmak üzere bulunuyoruz bilincini, şuurunu görürdünüz.

Küreselleşme ile birlikte muazzam bir sekülerleşme rüzgarı esince din de bu rüzgarın talepleri doğrultusunda yorumlanmaya başladı. Geldiğimiz noktada tabii ki tamamı böyle değil ama önemlice bir kesim akedemya da dini, Kur’an’ı, sünneti bu çerçevede yorumlamayı ve takdim etmeyi hüner zannediyor, öyle sayıyor. Muvaffakiyeti, hakikati burada bulduğunu zannediyor. Dolayısıyla bu anlamda yapılan dezenformasyon topluma da doğrudan yansıyor.

Artık bu ülkede maalesef kendisini deist olarak ifade eden ama cuma namazı da kılmaya devam eden bir nesil var. Evet bir taraftan evrimi savunuyor bir taraftan deist olduğunu söylüyor ya da Kur’an’ı kabul ediyor ama Peygamber’i kabul etmiyor.

***

Bekir Develi ile Prof. Dr. Ebubekir Sifil – Hadis inkarcılığının amacı ne?

Yorum Yaz

Yorum göndermek için buraya tıklayın

Web Site Hakkında

Sivrihisar Web Medya

Sivrihisar Şehrengizi

sivrihisar sehrengizi 1 - Hadis inkarcılığı

Gönül Dağı Dizi Film

dizi