2024 Yılı Nasreddin Hoca Festivali Sona Erdi

2024 Yılı Nasreddin Hoca Festivali sona erdi!

2024 Yılı Sivrihisar Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali kapsamında çeşitli sahne performansları, çocuk oyunları, spor, yarışmalar, yöresel ürünler, el sanatları, gösteriler ve konserler gerçekleştirildi. Festival, 3 Temmuz Çarşamba günü “Göle Maya Çalma” etkinliği ile başladı.

5 Temmuz Cuma günü saat 19.00’da etkinlik alanında Efsane 90’lardan Murat Makar, Seçil, Zafer Peker, Hazal ve Taner sahne aldı. Saat 21.00’de ise Tuğçe Kandemir sahneye çıktı.

6 Temmuz Cumartesi günü saat 21.00’de Oğuzhan Koç sahnede oldu.

7 Temmuz Pazar günü saat 21.00’de Haluk Levent sahneye çıktı.

Festivale Eskişehir’den gitmek isteyenler için 5-6-7 Temmuz günlerinde saat 09.00’da Atatürk Lisesi, Özdilek AVM ve Atatürk Bulvarı Migros önünden araç kaldırıldı.

Nasreddin Hoca’yı Anmak ve Anlamak

Bilindiği gibi her sene Haziran ayı sonu veya Temmuz ayı başlarında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde yedi dönemdir Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali adı altında etkinlik düzenlenmektedir.

Bu tür anma programlarının elbette yapacağı çağrışım bakımından ismi de önemlidir. Esasen önemli olan içeriğidir. Nelerin yapıldığı, nelerin yapılamadığıdır.

Acaba Hocamızın ismine ve şahsına yakışır hangi etkinlikler yapıldı, yapılamayan nedir? Bunların muhasebesinin yapılıp, güzelliklerin ortaya çıkarılıp o noktalara eğilmek daha yararlı olacaktır.

Nasreddin Hoca her şeyden önce Âlim, Mürebbi, Sofi, Mutasavvıf, Muvahhit ve ahlak sahibi bir kişidir. Pek çok Âlimden ders almış, özellikle Akşehir’de metfun Mahmut Hayrani Hazretlerinden nasiplenmiştir.

Nasreddin Hoca adına söylenen pek çok fıkranın sonradan uydurulduğu bir gerçektir. Bazı fıkraların ahlak dışı olduğu görülür. Zira Kur’an’a, Sünnete, Ahlaka mugayir bir sözü ve tavrı, Nasreddin Hocadan beklemek onu tanımamak demektir. Müslüman Türk halkının, dini inancı, ahlak anlayışı, gelenek ve görenekleriyle bağdaşmayan bu tür fıkralar Nasreddin Hoca’ya ait olmayıp, sonradan hocaya mal edilmiştir.

Hoca sözleriyle, fıkralarıyla hem güldüren hem de eğiten bir muallimdir. Fıkraları yıkıcı değil yapıcıdır. İyi niyet timsalidir. Bu özelliklerinden dolayı asırlardır sevgisi geniş halk kitleleri tarafından yaşatıla gelmiştir. Bundan sonraki etkinlikler de Nasreddin Hoca’nın tüm yönleriyle tanıtılıp anılması gerekir.

Nasreddin Hoca salt bir mizah ustası olmayıp çok yönlü bir âlimdir.

Her geçen yıl hocanın daha iyi anlaşılıp, daha iyi anılıp tanıtılacağına inanıyoruz. Bu noktadan hareketle Nasreddin Hocayı anma etkinlikleriyle ilgili isim değişikliği isabetli olacaktır. İnşa-Allah bu değişikler etkinlik ve kutlamaların esasına da yansır. Gerçek anlamda hocayı anmış ve anlamış oluruz.

Nasrettin Hoca, hakkında inceleme yapan pek çok yazara göre “sanatının felsefesini fıkraları ile açıklayan bir filozoftur.” Onun pek çok kaynakta “hâkim”, “bilge” olarak tanıtıldığını, Halkın akıl danıştığı akilment ve danişment dediği kişilerden biri olduğunu biliyoruz.

Felsefenin “Sofia=Bilgelik=Hikmet” anlamına geldiğini de düşünecek olursak bu tip nitelemelerin neden Hoca için de yapıldığını anlamakta zorlanmayız.

Felsefenin temel konuları, bilindiği gibi “Allah-Evren-Toplum-İnsan” meseleleridir. Bunlar Hocanın fıkralarında tamamen yer alan konulardır. Bu yüzden Nasreddin Hoca, sistematik anlamda bir felsefeci sayılmasa bile fıkralarındaki “hikmetli söyleyişler” itibariyle bir “halk filozofu” olarak görülebilir.

Hocanın bu yönüne dikkat çeken Ziya Gökalp, bu yüzden Hocanın fıkracı yönünü “nekre-gûluk” kavramıyla açıklar. Ona göre bu kavram, mizahtan çok farklıdır.

***