Sivrihisar’ın İşgali
SİVRİHİSAR’IN KARA GÜNÜ 14 AĞUSTOS 1921
Sivrihisar, bundan tam 100 yıl önce bugün, istilacı güçlerin işgaline uğradı…
KURTULUŞ SAVAŞI VE SİVRİHİSAR’IN ESARET GÜNLERİ…
15 Mayıs 1919’da İzmir’den istilaya başladıklarında ilk kurşunu Gazeteci Hasan Tahsin’den yiyen Yunanlılar, sayısal olarak çok fazla askerden oluşan orduları ile Anadolu içlerine doğru engel tanımadan ilerliyorlardı.
Hedefleri, 23 Nisan 1920’de kurulan genç Cumhuriyetin ilk meclisini ve böylece Anadolu’nun tamamını ellerine geçirmek, ülkeyi Sevr Antlaşması’nı kabul etmeye mecbur bırakmaktı…
TARİHİ EMİR…
Afyon ve Kütahya Yunanlıların eline geçince Mustafa Kemal, ilerleyişi durdurmak için, Türk birliklerinin Sakarya doğusuna çekilmesinin yerinde olacağına karar vermişti. Bunun üzerine, son savunma kalesi Polatlı’da kuruldu ve Sakarya Nehri’nin gerisinde savunma hattı oluşturuldu.
ESKİŞEHİR İŞGAL EDİLİYOR…
Rahmetli Suzan Albek Hoca, Eskişehir’in o günlerini şöyle anlatır; “19 Temmuz 1921 Eskişehir’in Yunan Ordusu tarafından İşgal edildiği gündür. Eskişehir, Vatanın bekası için kendisini feda eden bir şehirdir, gazi bir şehirdir. Lider, zor anda işin çıkmaza girdiği zaman doğru kararı veren kişidir. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Eskişehir’i düşmana teslim etmekle, kurtuluşun o büyük hamlesini yapmıştır.”
Nutuk’ta , Gazi bu olayı şöyle anlatır ; ” 18 Temmuz 1921 tarihinde, İsmet Paşa’nın Eskişehir’in güneybatısında, Karacahisar’da bulunan karargâhına giderek, durumu yakından inceledikten sonra, İsmet Paşa’ya genel olarak şu direktifi vermiştim: Orduyu, Eskişehir’in kuzey ve güneyinde topladıktan sonra, düşman ordusuyla aramızda büyük bir açıklık bırakmak gerekir ki, orduyu derleyip toparlamak ve güçlendirmek mümkün olabilsin. Bunun için Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmek yerindedir.
Yunanlılar hiç durmadan takip ederse, hareket üssünden uzaklaşacak ve yeniden menzil hatları kurmaya mecbur olacak; herhalde beklemediği birçok güçlüklerle karşılaşacak; buna karşılık bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha elverişli şartlara sahip olacaktır. Bu şekildeki çekilişimizin en büyük sakıncası, Eskişehir gibi önemli yerlerimizi ve birçok topraklarımızı Yunan’a bırakmaktan dolayı kamuoyunda doğabilecek manevî sarsıntıdır. Fakat kısa zamanda elde edebileceğimiz başarılı sonuçlarla, bu sakıncalar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Askerliğin gereğini kararsızlığa düşmeden uygulayalım.”
SİVRİHİSAR İŞGAL EDİLİYOR…
Esarette geçen 37 gün… Ahmet Atmaca, “Bilinmeyen Yönleriyle İstiklal Savaşımız.” kitabında anlatıyor; “Eskişehir’i işgal edip, Sakarya istikametine doğru ilerleyen Yunan birlikleri 14 Ağustos 1921 günü Sivrihisar’ı işgal etti. Kurban Bayramının arife sabahı Sivrihisar’a giren Yunan birlikleri kazanın ileri gelenlerini Musalla önünde toplayıp, ilçe halkından bilgi aldığı sırada çekilen birliklerimizin Tombak kayadan yaptığı ateşe sinirlenip, kaza eşrafını Garipçe ‘ye kadar götürüp, eza ve cefa yaptıktan sonra bıraktılar. Daha sonra okullara ve hanlara ordu birliklerini yerleştirdikten sonra sokaklara dağılıp gasp ve soyguna başladılar. Sivrihisar’da Kolordu Karargâhı kuran Yunanlılar, ilçe halkından ve köyler halkından cebren topladıkları yiyecek ve hayvanatı Sakarya’ya doğru ilerleyen birliklerine gönderdiler.”
Turgut Özakman da “Şu Çılgın Türkler” kitabında, Sivrihisar’ın o günlerini şöyle anlatır ;
TÜRK AKINCI MÜFREZESİ YUNAN KARARGÂHINA BASKIN YAPIYOR
“Yunan ordusu, Sakarya nehri civarında ordumuzla savaşırken, Ege bölgesinin birçok yerinde teşekkül eden akıncı müfrezeleri düşman birliklerine baskın tarzında saldırılar düzenliyordu. Bu akıncı baskın müfrezesinden bir grup Sivrihisar’daki Yunan Karargâhını basarak kayıplar verdirmiştir…
Yunanlıların Sivrihisar’ı işgalinin 23. günü Ballıhisar köyü civarından gelerek kazaya sızmayı başaran 60-70 civarında akıncı müfrezesi, Adatepe mevkiinden kazaya yaklaşıp, bağlardan üzüm toplayan halktan karargah hakkında bilgi aldılar. Akıncılar; onlara “biz karargahı basacağız. Tez gidin evlerinize girin” dediler. Güneyden ve Şinşirak Kayasından kazaya sokulan Akıncıların kazaya girdiğini anlayan düşman birlikleri ağır ve hafif makineli tüfeklerle, akıncılara müdahale etmişlerse de; dört yandan çevrildiklerini anlayan Yunan karargâh birliği, Dümrek ve Eskişehir istikametine kaçarak kazayı terk etmek zorunda kalmıştır… Bu baskın esnasında, yüzlerce Yunan askeri öldürülmüş, Bamatlık tepesinde Türk Akıncı Müfrezesinden bir şehit verilmiştir.
Türk Akıncı Müfrezesinin Komutanı kaza ileri gelenlerini ve halkı Ulu Cami’nin önünde toplayıp: “Bizim görevimiz bitti. Biz buradan başka bir bölgeye gidip baskın yapacağız. Düşman burayı yarın yeniden işgal edecektir. Bu geberikleri görüp gazaplanarak ilçeyi topa tutabilirler. Onun için ne kadar Yunan geberiği (ölüsü) varsa bunları toplayıp kaybedin” dedi.
Bir günlük kurtuluş sevincinden ve akıncıların ayrılmasından sonra pür hiddet kazayı yeniden işgal eden düşman karargâh birlikleri bir avuç Türk’ten yediği darbenin acısının verdiği şokla “Kemal Çet” (Mustafa Kemal Paşa) Sizin içinizden çıktı diyerek kazayı topa tutup yakmak istediler. Bu esnada ilçe Belediye Başkan vekili olan Hekimin Osman’ın, ‘Kemal Çet’ buradan çıkmadı. Onlar, Sivrihisar halkından ve Türk Ordusu mensuplarından değil, başka bölgelerden gelen Akıncı çeteleridir.” diye ikna etmesi üzerine Sivrihisar’ı topa tutmaktan vazgeçmişlerdi.”
YUNAN MEZALİMİ…
Yunan ordusu, Ağustos ayının o yakıcı sıcağında, köyleri, tarlaları ateşe verdiği Anadolu topraklarında ilerleyerek Ankara kapısına dayanmıştı. Ancak, Sakarya’da darbe yiyen Yunan’ın kaçarken Sivrihisar ‘da yaptığı mezalimi yine Ahmet Atmaca’nın kitabından nakledelim; “Yunan ordusu kaçarken Sakarya’da kahraman Türk Ordusundan yediği darbenin hıncını 128 pare köyü yakarak aldı. Köy evlerinin % 90’ını yakan düşman askerleri halka dünyada eşine rastlanmayan işkenceler yaptı. Birçok masum silahsız insanı süngüleyip öldürdü.
Yunan haydut sürüleri köylerimizdeki hayvanatın da tamamına yakınını da götürdü. Evlere girip, Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’leri de toplayıp yakarak, şeniliğin en fecaatini yaptılar. Kahraman Süvarilerimizin takibi neticesinde düşman daha fazla canavarlık yapamamış ve “Kemal Çet” var korkusu ile şehirden içeriye giremeye fırsat bulamamıştır. Ancak, ilçenin kıyısında bulunan Askerlik Şubesi ile Garipçe yakınında bulunan Salana’yı (Mezbaha) yaktılar.”
Tarih boyunca hürriyet ve istiklal timsali olmuş bir milletin işgali kabul etmesi mümkün değildi. Nitekim, Sivrihisar’ı 14 Ağustos 1921’de işgal eden düşman, Anadolu insanının cesaretine ve esarete asla boyun eğmeyeceğine bir kez daha şahit olacaktır. 20 Eylül 1921’de düşmana büyük bir ders verilecek, “geldikleri gibi gidecekler” ve Sivrihisar düşman işgalinden kurtulacaktır…
37 GÜN SONRA 20 Eylül 2021’de GAZİ SİVRİHİSAR’ IN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNUN 100. YILINDA, KURTULUŞ BAYRAMIMIZDA BULUŞMAK ÜZERE…
Saygılarımla. Yaşar YURTDAŞ
Yorum Yaz