Sivrihisar Mutfak Kültürü
Sivrihisar, asırlar boyu pek çok medeniyete beşiklik yapan ve bu uygarlıklardan izler taşıyan bir tarih ve kütür şehridir.
Sivrihisar, kadim tarihi, tarihi eserleri ve yetiştirdiği ünlü şahsiyetleriyle kökü derinlerde bir çınardır. Sivrihisar, tarihin süzgecinden süzülüp gelen adet ve ananelerini, kültürel değerlerini yaşatan bir beldedir.
Sivrihisar, tarih boyunca karşılaştığı medeniyetlerin yemek kültürlerini, kendi öz yemek kültürü ile birleştiren ve neticede zengin bir mutfak kültürüne sahip olan bir ilçedir.
O bakımdan, taşıdığı kültürel değerler içinde, mutfak kültürünün de önemli bir yeri vardır.
Elbette, mutfak kültürümüzün gelişmesinde, kalitesi ile marka olmuş ürünlerimizi en iyi şekilde değerlendiren, bu ürünlerden enfes lezzetler çıkaran ustalarımızın, mahir ellerin çok büyük payı vardır.
Sivrihisar mutfağı o kadar zengin ki, yaptığımız bu birkaç paylaşımla, yemek çeşitlerimizin tamamına yer vermek mümkün olmuyor.
Sivrihisar’da ikamet eden ya da gurbette olan hemşerilerimizin, her ortamda yemeklerimizi yaşatacaklarından eminim.
İsteriz ki, Sivrihisar yemekleri ile herkes tanışsın, bu güzel lezzetleri tatmayan kalmasın. Bunun gerçekleşmesi için, yemeklerimizin reklam panoları, yayın organları vb. araçlarla tanıtımı daha da geliştirilmeli. Geleneksel kültürümüzün tanıtımı adına, mevcut tesislerimizde ve ilçe merkezinde, yol boyunda açılacak yeni tesislerde yöresel yemeklerimizin, tatlılarımızın servis edilmesi çok yararlı olacaktır.
Bu arada, Sivrihisar Belediyesi tarafından, Sivrihisar’ımızın meşhur Muska Baklavası, Hoşmerim Tatlısı ve Dövme Sucuklarına Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alınarak, geleneksel yemek ve tatlılarımızın tanıtımı yönünde önemli adımlar atılmıştır. Bu çalışmalar daha da geliştirilmeli ve başta Koçaş patlıcanı, Kepen Kelemi gibi markalaşmayı hak eden yerel ürünlerimizin de Türk Patent Enstitüsü’nce tescili sağlanmalıdır
MÜNÜR USTA, YÖRESEL YEMEKLERİMİZ İÇİN OCAK BAŞINDA
Münür usta, aşçılık mesleğinin Sivrihisar’daki duayenlerinden biri. Hani, “ocaktan yetişme” diye bir deyim var, bu deyim, tam da mutfağın ocağında yetişen değerli Münür ustamız için söylenmiş sanki…
Resmi bir kurumun aşçılığını yaptıktan sonra emekli olan ustamız önce Sivrihisar’da şimdi de Eskişehir’de açtığı işyerlerinde mesleğini sürdürmektedir.
Meslek hayatı boyunca, Türk ve Dünya mutfaklarını yakından takip ederek, kendini daha da geliştiren Münür ustamız, edindiği bigi ve tecrübeleriyle, özellikle Sivrihisar mutfak kültürümüzü yaşatma gayreti içinde olmuştur. Öyle ki, yöresel yemekler üzerine yaptığı çalışmalara, Anadolu Üniversite sitesinde ve ulusal kanalların yayınlarında yer verilmiş, ayrıca, yaptığı bu çalışmalar bir dergide yer alarak, İngilizce çevirisi ile 20 ülkede yayınlanmıştır.
Geçmişte, Sivrihisar ‘da açtığı işyerinde bamya çorbamızın her gün servisini yaparak başlattığı çalışmasını bugün Eskişehir’deki işyerinde yaptığı çeşitli yöresel yemek servisleriyle devam ettirmektedir.
Bilenler bilir, Münür ustamızın bir yönü daha var, tok sözlüdür, doğruluğuna inandığı bir konuda lafını esirgemez, dobra, dobra bir insandır. Geçenlerde “Sivrihisar Bamya Çorbası” ile ilgili bir paylaşımda bulunmuştum. Bana da ufaktan bir fırça! attı iyimi. Ama haklıydı, onun geçmişte Sivrihisar’da her gün bamya çorbası servisi yaptığını biliyordum ve benim bu hizmete yer vermem gerekirdi yaptığım paylaşımda…
Neyse ki, ardından bir müjdesini aldım. Bir süredir Eskişehir ‘de yöresel yemeklerimizden servis yapan Münür ustamız, Sivrihisar’ da kendine ait konağın restorasyonunun tamamlanmak üzere olduğunu, bu otantik mekanda yeniden yöresel yemeklerimizin servis edileceği haberini verdi. Bu sevindirici bir gelişme.
Bundan sonrasını, Münür ustanın, noktasına, virgülüne dokunmadan, kendi ifadesi ile bana yazdıklarına bırakıyorum; “Akif Yaşar Yurtdaş hocam, bumbar, şırdan, bici, zıralı köfte, tabak eti, kapama, lahana, sarma, pırasa sarma, çakmak dolma, etli bamya, höşmerim yemeye az kaldı, sabırsızlıkla çalışıyorum İzmir / Ankara yolunu Sivrihisar’a akıtacağımı düşünüyorum, nasip olur inşallah.
İzmir/Afyon/Ankara/Eskişehir çıkışlarına dev reklam panoları hazırlatıyorum Avrupa basını bizim yemeklerimizi bahsetti ama tatmadılar çok merak ediyorlar ama bir benimle olmaz, bu dalda çoğalmamız lazım ki, cevap vermek de kısır kalmayalım, memnuniyetle dönmelerini sağlamamız lazım ki oda gittiği yerde müspet bahsetmeli doğrumu…
Beni mesleğimde zirveye çıkaran Sivrihisar’ımıza örf ve adetlerine damak zevkine hayranım üstüme ne düşüyorsa seve seve bizim meslekte kendisini Sivrihisar halkının damak zevkine kabul ettiren bir usta dünyanın her yerinde kabul görür o kadar saygılarımla.”
(Münür Subaşı)
“Sivrihisar Mutfak Kültürü” başlıklı yazımı, merhum Ahmet Kılıçaslan abinin bir şiiri ile tamamlamak istiyorum;
“Kepen başının kelemine,
Böğürtlen çiftliğinin havucuna,
Koçaşın badılcanına,
Onlara doyamadım dostlar…
Köftelerin şahı, düğü köftesine,
Kekikli toga çorbasına,
Göce aşına, göce dolmasına,
Onlara doyamadım dostlar…
Tandırda pişen keşkek aşına,
Şırlan yağından, haşhaşlı bazlamasına,
Tiril, tiril titreyen su böreğine,
Onlara doyamadım dostlar…
Aşık olduğum tarhana çorbasına,
Yedikçe, yediğim mercimekli eriştesine,
Hasretini çektiğim kavurma bulamacına,
Onlara doyamadım dostlar… “
Gelin hep birlikte, güzel Sivrihisar’ımızın tüm kültürel değerlerine sahip çıkalım, bu eşsiz değerleri yaşatmaya devam edelim…
Aziz Sivrihisar, bunu fazlasıyla hak ediyor… Sivrihisar ‘da çok değerli aşçılarımız, işletmecilerimiz var. Yöresel yemeklerin tanıtımı, servisi konusunda, bu işin erbabı herkes elini taşın altına koymalı…
Münür ustamızın da vurguladığı gibi bu hizmette “çoğalmamız” gerekiyor…
(Nasip olursa, Sivrihisar’ın yöresel yemeklerini paylaşmaya devam edeceğim.)
Sağlıcakla kalın, afiyetle kalın. Yaşar YURTDAŞ
Yorum Yaz