Şiddet ve savaş İslam’ın malı değildir. Müslümanlar sadece dinini, malını ve namusunu korumak için savaşırlar. Ganimet, şöhret veya başka bir maksatla savaşmak cinayettir. Yüzyıllardan beri ve şimdi Batılılar ve Siyonistler bunu yapıyorlar.
Sedef adı verilen deniz kabuğu denizin en dibinde bulunur ve hayatı Nisan yağmurlarını bekleyerek geçer. Mevsimi gelip de nisan yağmurları başladığı zaman ilahi bir irade ile yağmurların başladığından haberdar olur. Nisan yağmurlarından faydalanmak için denizin yüzeyine çıkar.
Bu yolculuk onun için zorlu bir yolculuktur çünkü bu çıkış esnasında, ağzı açık olduğu için içine küçük de olsa taş kaçma olasılığı vardır. Sedef yolculuğunu tamamlayıp denizin yüzeyine ulaştığında, ağzını açar ve içine nisan yağmurunun düşmesini bekler. Yağmurdan nasibini alan Sedef tekrar denizin dibine iner.
Bu esnada içine kaçan taş kendisinde sancıya sebebiyet verir, bu sancıyı dindirmek ve o taştan kurtulmak için vücudu içine doğru taşın etrafını saracak şekilde bir sıvı salgılar. Bu sıvı taşı eritip ağrıyı dindirir fakat zamanla sıvı sıkılaşıp donar ve böylece inci meydana gelir. Yani inci bir sancının ürünüdür.
Çekilen acılar geçip gittiğinde, arkasında paha biçilmez güzelliklerde bırakır. Yeter ki sıkıntıların gelip geçici bir misafir olduğunu ve akabinde misafirin on rızıkla gelip, bir rızıkla geri döndüğünü bilelim ve misafirimizi iyi ağırlayalım.
Şu anda dünya bir doğuma gebe, ciddi sancılar çekiyor ama bu sancılar gelip geçtiğinde ve yeni çağ başladığında arkasında çok güzel elmaslar, zümrütler, inciler ve yakutlar bırakıp gidecek. Çünkü zor zamanlar güçlü ve güzel insanların ortaya çıkmasını sağlar.
Ortalığı insanı kamiller, niyeti halis, hali halis insanlar kaplar. İslam hızla yayılıyor. Ruhu daralan insanların, sıkıntıdan suyu kaynayan insanların kalbi gökyüzüne yani rablerine doğru buharlaşacaklar çünkü yeryüzündeki tüm sular, en nihayetinde gökyüzüne doğru akarlar.
Yorum Yaz