Ah be arkadaşım, senin ne büyük dertlerin var öyle! Aşk açısı, çiçek, böcek, yemek falan. Sende haklısın, tüm derdimiz dünya olduğundan beri bu tür acılar çeker olduk. Doğu Türkistan’da Allah diyenler tonla işkence görüyor. Sana ne!
Mümin kardeşlerimiz bombalarla parça pinçik öldürülüyor. Sana ne! Ana kuzuları şehit oluyor her gün. Sana ne! Avrupa’daki Müslümanlar, Hristiyan olmaya zorlanıyor. Sana ne!
Ümmetin her bir yanı kan ağlıyor ve umut olarak sadece Türkiye’yi görüyor ve sen ülkemizin etrafının ateş çemberine alındığını görmüyorsun. Tabi sana ne!
Dünyada sistematik bir şekilde Müslümanlar yok ediliyor. Sana ne! Şam bombalanmış, Kudüs işgal edilmiş, Sana ne! Zaten evlerimiz hep Şam oldu, Kudüs oldu. İşgal altındayız. Aklımız, kalbimiz işgal altında.
Cenneti dünyada yaşamak istediğimizden beri kalplerimize bir korku yerleşti. Cennete gitmek isteyen ama gitmek için hiçbir şey yapmayan insanlar haline geldik. Yetim bir Peygamberimiz vardı ama dünyayı değiştirdi.
Biz ise açlık edebiyatı yaptık, Onu çok sevdiğimizin edebiyatını yaptık ama onun dünyayı nasıl değiştirdiğini bir türlü düşünmedik. Haklısın kardeş sende çok haklısın.
Kafa yapımızı Kur’an ile formatlamadığımız, o çok sevdiğimizi söylediğimiz Peygamberimizin hayatını yaşamımıza geçirmediğimiz müddetçe biz çiçek, böcek derdinden, aşk acısı derdinden ileri gidemeyiz. İleri gidip de zulüm gören kardeşlerimize sahip çıkamayız.
Müslüman küçük düşünmez, sadece kendini düşünmez. Ne zaman kendimiz için yaşamayı bırakıp, küresel bazda tüm Müslümanların dertlerine çare olacak çözümler üretmeye başlarsak gerçekten işte o gün dertlerimizden kurtulacağız. Dertlileri de kurtaracağız.
Safiye Çetinkaya
Yorum Yaz