Ruh Binici Beden Binektir
Ruhu bırakıp bedeni beslemek. Ruhu süslemeyi bırakıp, bedeni süslemeye çalışmak, jokeyi bırakıp, atı beslemeye benzer. Şu anda tüm sistem, atı beslemek üzere kurulmuştur, kimse jokeyin ihtiyaçları ile ilgilenmiyor. Televizyonda, sosyal medyada tüm reklamlar, atı süslemeye yönelik.
Güzellik merkezleri ve kozmetik ürünleri satan mağazalar para basarken. Yeme içme mekanları, kafeler dolup taşarken, camiler ve ilim merkezleri bomboş. Amacı dışında kullanılan her şey ve herkes ziyan olmuştur ve ziyan olacaktır.
Gazze’deki direniş gösterdi ki; Siyonist paganların, ülkelerini işgal etse de beyinlerini işgal edemediği tek millet Filistin halkıymış. Dolayısıyla yeryüzünde dört duvar arasında yaşamak zorunda bırakıldığı halde, en özgür millet Filistinlilermiş. Bu ülke dışında kalan tüm ülkeler Siyonist Yahudilerin manda ve himayesine girmiş.
Nemrut, Hz. İbrahim’e; “Rabbine söyle de, ordularını göndersin madem” dedikten sonra olan oldu. Nemrut, sarayının kapılarını kilitleyip, evini güvene aldı. Kendisini de odasına kilitleyerek kendisini güvene aldığını sandı. Bir tek sivrisinek kapının delik yerinden içeri sızıp, nemrudun burnundan girip, beynine daldı.
Nemrut, Allah’ın ordularının gelmesini beklerken, asıl ordu kendi içerisine girmişti bile. Ama bilemedi. Sinek, kendisine emredileni yaptı, sinsi sinsi nemrudun beynini kemirip, onu yere serdi. Ve nihayet, koskoca nemrut, bir tek sivrisineğe yenildi.
Unutmayalım ki; Allah’ın sonsuz tane görünmez orduları vardır. Bu yüzdendir ki, her zaman güçlüler kazanmaz. Çoğu kez haklılar kazanır. Tabi ki Görene. Köre ne…
EBABİL KUŞLARI
Adamların ağır makinalarla kıramadığı ağır yük gemileri, fırtına nedeniyle ikiye bölünüyor. Koca koca gökdelenler fırtınalarla yıkılıyor. Ağır makinaların kaldıramadığı taşlar, bir kum tanesi gibi rüzgarın önünde uçuşuyor. Yağmurdan mütevellit dağlar yürütülüyor.
Dünyayı seller, depremler, fırtınalar, yanardağlar dümdüz ediyor. Dünya doğal afetlerle boğuşuyor. Ebabil deyince insanların aklına kuşlar geliyor. Gelmesin yağmurlar, rüzgarlar, fırtınalar, içinden ateş akan yanardağlar, kuşlar, virüsler, bitler, böcekler, hayvanlar.
Kısacası 18.000 alemdeki yaratılmış her şeyi, rabbim dilerse ebabil eyler. Bunların her biri Allah’ın görünmez ordusudur. Allah dilerse yağmur taneleri ile delik deşik eder.
Dilerse taşlarla terbiye eder, dilerse her bir kum tanesini birer mermi gibi kullanır. Dilerse, sivri sineklerle sıtma yayar. Bir milleti darmadağın eder. Dilerse bir virüsle bitirir işini. Dilerse fırtına ile yenilmiş ekin tarlalarına çevirir dilediğini.
Ebabil deyince aklınıza sadece kuş gelmesin. Demir kubbeyi, füzeler geçemez de, yağmurlar geçer. fırtınalar geçer, virüsler geçer, börtü böcekler geçer melekler geçer.
Hasılı kelam; Allah’ın görünmez orduları vardır. Biz bilmeyiz o bilir. Gelen her doğal afet, sadece doğa olayı değildir aslında. Bazen de, suçlulara haddini bildirmek için gelen ebabillerdir.
Yorum Yaz