Ramazan Hoca olayı konusunda yazmaya elim gitmemişti. Fakat yazılanları görünce düşüncelerimi yazmak ihtiyacı hissettim. Ramazan Hoca denilen şahıs garip bir meczup idi. Dolayısıyla Ramazan Hocanın itikadını sorgulayıp eleştiri yapmak saçmalıktır.
Türkiye her dönem fitne kazanının kaynatıldığı bir coğrafyadır. Maalesef yaşadığımız onca tecrübeye rağmen hâlâ bu oltaya gelenlerin olduğunu görmek insanı ziyadesiyle müteessir ediyor.
Birileri garip Ramazan Hocanın elinden tutmuş ve O’na Fatih semtinde bir çay ocağı açmış. Sonu dramla bitecek senaryo uygulamaya koyulmuş. Niçin Fatih? Çünkü senaryoyu uygulamanın en ideal olduğu yer, Ramazan Hocayı ölümle tehdit ettiği iddia edilen tarikatçıların merkezi olan Fatih’tir.
Bu mantıkla bakarsak, daha önce aynı bölgede camilerde öldürülen tarikat mensubu imamları öldürenler de selefiler veya mealistlerdir dememiz gerekir. Bu imamlar camilerde öldürüldükten sonra adı geçen tarikatlar, imamların katilleri şunlardır diyerek bir açıklama yapmayarak doğru davrandılar. Provokasyona gelmediler.
Fakat görüyoruz ki, Ramazan Hocanın öldürülmesinden sonra özellikle sosyal medyada, isim verecek kadar gözleriyle görmüş gibi Ramazan Hocayı katledenlerin tarikatçılar olduğunu iddia etmek kötü niyet değilse, Ramazan Hocayı katledenlerin oltasına gelmekten başka bir şey değildir.
Ülkeyi bölmeye çalışanların oltasına gelmeyecek seviyeye çıkmak için daha ne yaşamamız gerekir?
– N. Vatansever –
***
Ramazan hoca Diyarbakır’da yaşarken, yıllarca PKK sempatizanlarına karşı verdiği mücadele sonucu, tehditler almaya başlamış. Akabinde oradan ayrılıp İstanbul’a yerleşmek zorunda kalmıştır. Kendisi cemaat karşıtı olmayıp, sadece cemaatlerin içinde artan bidat olaylarına karşı olduğunu, Cemaatlerin değil, bidatların temizlenmesi gerektiğini üzerine bastıra bastıra belirtmiştir.
Dolayısıyla işlenen bu hunharca cinayeti PKK sempatizanlarının omuzlarından alıp, cemaat mensuplarının omuzlarına yıkmak, devletin omuzlarına yıkmak tek kelime ile adiliktir şerefsizliktir. Kaldı ki, ülkemizdeki hiçbir cemaat mensubu, cinayet işleme cüretinde bulunmaz. Hele de namaz kılarken bırakın bir insanı öldürmeyi önünden geçmeyi bile kendisine zül görür.
Bu ülkede hiçbir ehli sünnet cemaat mensubu cinayet işlemez. Ben kendi adıma hepsine kefilim. Fatih Cami’nin imamını kim bıçaklattıysa, kilisedeki cinayeti kim işlettirdiyse, Ramazan hocayı da o öldürtmüştür. Hedef ne cami imamıdır. Ne kilisedeki alevi vatandaştır. Ne de gariban Ramazan Hoca’dır.
Hedef; Türkiye’yi karıştırmak, iç karışıklık çıkartmaktır. Mezhepler ve dinler üzerinden insanları birbirine kırdırmaktır. Siyonist paganlar hayatları boyunca tüm ülkelerde bu yolu kullanmıştır. Önce dini parçalara böl sonrada parçalanmış din ile, insanları böl parçala yut.
Bugün Hindistan ineğe tapıyorsa, oradan uzun bacaklı kan içici bir pagan geçmiştir.
Çin, Buda’ya tapıyorsa, oradan uzun bacaklı kan içici bir pagan geçmiştir. Bugün Ortadoğu ve Balkanlar kan Gölü’ne döndüyse oradan bir pagan geçmiştir. İki yüz yıldır, Afrika’daki insanlar açlıktan ölüyorsa, oradan uzun bacaklı kan içici sapık bir Siyonist pagan geçmiştir.
50 yıla yakındır ülkemizde binlerce insan, terör veya bir başka sebeple şehit edildi ise oradan uzun bacaklı kan içici bir pagan geçmiştir. Asıl faili bırakıp, fiille uğraşmak, toplumlara kaybettirir. Uyanık olmak lazım. İçeride biz birbirimizi yerken, içimize sızmış birileri, ellerinde çatal bıçak kaşık bizi yemek için bekliyor.
Camideki hoca da bizimdir. Kilisedeki vatandaş da bizimdir. Ramazan hoca da bizimdir. Hepsi bizim değerlerimizdir. Oyuna gelmeyelim, bölünüp parçalanmayalım. Uyanık olmak lazım.
– Şenay Tek –
Yorum Yaz