Blogspot Şenay Tek

Nefsini infak etmek

Sözde bilgi çağında yaşıyoruz, bilinçlerin bu kadar yükseldiği bir çağda bile izzeti nefsini infak etmek kaçımızın aklına gelir ki, kaçımızın gönlü bu kadar ulvidir.

Nefsini infak etmek - Nefsini infak etmek

Peygamber Efendimiz (S.A.V) 30.000 askerle beraber Tebük seferine çıkacaktır fakat devletin kasasında hem savaşın hem de askerlerin ihtiyaçlarını karşılayacak para yoktur. Efendimiz sahabeyi toplar ve onlardan infak ister. Sahabeler ‘in tamamı mallarının yarısını infak eder.

Hazreti Ebubekir efendimiz malının tamamını infak eder. Hazreti Osman Efendimiz ilk etapta yüz deve infak eder ve bu yüz deve üzerindeki 100 askerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak ister. Fakat verilen infak yetersizdir.

Peygamber Efendimiz infak ihtiyacını tekrarlar. Hz Osman (R.A) 100 deve daha bağışlar ama yine yetmez. Efendimiz bir kez daha infak çağrısında bulunur. Hz. Osman yüz deve daha bağışlar ve üzerindeki 100 askerin daha ihtiyacını karşılayacağını beyan eder.

Efendimiz dördüncü defa infak çağrısında bulununca, hazreti Osman eve koşar. Evinde ne kadar altın, gümüş, para varsa, hepsini getirir efendimizin önüne koyar. “Hepsi Allah yoluna fedadır ey Allah’ın Resulü” der. Hz Osman’ın bu hareketini gören peygamber Efendimiz duygulanır;

“Osman’a bundan böyle hiçbir sorumluluk yoktur” diye buyurarak onu onurlandırır. Hz Osman böylece 30.000 kişilik ordunun 10.000’nin tüm ihtiyaçlarını karşılayarak, tarihteki gelmiş geçmiş en büyük infak rekorunu kırmış olur.

Herkes karınca kararınca bir şeyler vermiştir.

Fakat sahabenin içinden öyle biri vardır ki onun infak edecek hiçbir şeyi yoktur. Bu yüzden de kendisini hem efendimize hem de rabbine karşı suçlu hissetmektedir. Bu kişi Ulbe bin Zeyd’den başkası değildir.

Ulbe Bin Zeyd, bu üzüntü ve mahcubiyetle geceleyin kalkar, ellerini açar ve Allah’u Teâlâ’ya;

“Rabbim! verenler verdi fakat benim verecek hiçbir şeyim yok. Ben verecek kaldım, ben boynu bükük kaldım. Daha önce, fakir olduğum için bazı kardeşlerim sözleri ve hareketleriyle vakti zamanında beni incitmişlerdi. İzzetimi çiğnemişlerdi. Bende varsa, onlar üzerindeki hakkımı infak ediyorum, helal ediyorum” der.

Sabah olur, Efendimiz Sabah namazından sonra mescidi-i nebevi ‘de toplanan ashabına;

-“BU GECE, TEBÜK SEFERİ İÇİN İNFAKTA BULUNAN KİMDİ” diye sorar. Herkes efendimizin bu sorusu karşısında şaşırır.

Ulbe bin zeyd söz alır.
-“bu gece ben infakta bulundum Ya Resulullah yoksa yaptığım infak kabul mü olmuş diye heyecanla sorar. Efendimiz;
-Evet yaptığın infak Allah katında kabul buyuruldu diye müjdeler.

Bir düşünelim! Verecek hiçbir şeyiniz yok, elinizde sadece üzerinizdeki kul hakları var ve onları Allah’a vererek, yerine infak müjdesi alıyorsunuz. Tepsinizde sadece izzeti nefsiniz var. Nefsinizi Allaha sunuyorsunuz ve karşılığında Rasulullah tarafından müjdeleniyorsunuz.

İnfak etmeli, malımız varsa malımızla, ilmimiz varsa ilmimizle. Bedeninizle, dilinizle, dudağınızla ve tüm varlığınızla infakta yarışalım. Hayvan doyurmada insan doyurmada. Yetim giydirmede öksüz sevindirmede, hasta ziyaret etmede, hastanın ihtiyacını görmede, fakir sevindirmede ve ihtiyaçlarını görmede yarışalım. Hayırda yarışalım!

Kim bu dünyadayken helalleşmezse ahirette cenneti kazansa bile o helalleşeceği kişiyi bekleyip onunla hesabı görüldükten sonra cennete girecek. O yüzden kimseyle küs kalmamalı.

***

Yorum Yaz

Yorum göndermek için buraya tıklayın

Web Site Hakkında

Sivrihisar Web Medya

Sivrihisar Şehrengizi

sivrihisar sehrengizi 1 - Nefsini infak etmek

Gönül Dağı Dizi Film

dizi