SİVRİHİSAR’IN TOPRAĞINDAN ÇÖMLEK OLURMU?
Doğup büyüdüğümüz,büyüyüp yetiştiğimiz, ekmeğini yiyip, suyunu içtiğimiz, kâh sevindiğimiz, kâh hüzünlendiğimiz, dünyanın öbür ucunda olsak bile aklımızdan bir an bile çıkarmadığımız, nice insanlar yetiştiren bu topraklardan çömlek olur mu?.Beyin düşünüp dil ne üretirmiş, bu konudaki kişisel görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Sürç-i lisan edersem affola…
Çömlek neden olur? “Toprak, Su ve Ateş” Güzel bir çömlek yapmak için toprak zerrelerinin birbirine kenetlenerek su ile çamur haline getirilip, daha sonra şekil verilip gerekli ısıyla pişirilerek elde edilir. Buradaki benzetme çok güzel dikkat ederseniz. Çömlek olması için öncelikle toprağın birbirini tutması lazım. Sonra da Sivrihisar sevgisini de içine katmalıyız.
“Bizim toprağımızdan çömlek olmaz” veya “Sivrihisar’dan hiç birşey olmaz”diyenleri ciddiye almayın. Birlik ve beraberlik ruhunun tekrar yeşermesi ve bu yeşeren fidanın özenle büyütülmesi gerekir. Birlik ve beraberlik,ortak hareket edebilme ve alınacak kararlarda yaş olgusuna değil de baş olgusuna bakıldığında SİVRİHİSAR’ da çok güzel şeylerin olacağına inancım tamdır.
Üzüldüğüm ve üzerinde durduğum konu; kişilerin SİVRİHİSAR’dan ayrı kalması değil, bizim toprağımızdan çömlek olmaz diyerek beyninden SİVRİHİSAR haritasını silmeleridir. “SİVRİHİSAR’ ın toprağından çömlek olmaz”.denilerek çömleğe değil, ” SİVRİHİSAR’dan ve SİVRİHİSAR’ lıdan bir şey olmaz” demeye getirilmektedir. SİVRİHİSAR nın toprağından hiç çömlek yapmayan, buna niyetlenmeyen, yaparmış gibi yapıp uyutan, insanlarımızı kandıran, karamsarlığa iten hatta dedikodu ve boş laf üreterek ilçemiz için hiçbir katma değer katmayanlara da dikkat etmeliyiz..
Bu sevimsiz laf olumsuz gelişmeler, beklenmedik olaylar, kötü sonuçlar, tembellikler ve işlerin istediği yönde gitmemesi üzerine söylenir. Başarısızlıklarını SİVRİHİSAR’ ın üzerine yıkmaya çalışanların sıklıkla başvurduğu yoldur. Bizim ne olursa olsun bu sözü SİVRİHİSAR literatüründen çıkarmamız gerekmektedir. Bunun için öncelikle kıskançlığı, dedikoduyu, çekişmeyi, sen ben kavgasını bırakmalıyız.
Sivrihisar’ın toprağı çok sağlam, çok da güzel çömlek olur. Yeter ki Çömlek ustasını iyi seçelim. Bugüne kadar SİVRİHİSAR’ ı ileri götürdüğünü savunanlar hep geriye savurmuşlardır. Burada kabahat “Toprak” tamı? Yoksa “Bizler” de mi?
Tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Dünyanın Merkezi ve Evliyalar diyarı bu topraklar Nasrettin Hoca, Yunus EMRE, Aziz Mahmut Hüdai, Fatih Sultan Mehmet’in Hocası İstanbul’un ilk kadısı ve Belediye Başkanı Hızır bey’i ve daha ismini sayamadığım birçok büyük insanı bağrından çıkarmıştır. Bu oldukça itici olan sözü kullanarak “Çömlek” yapın diye bırakıp giden atalarımızın kemiklerini sızlatmayalım.
Birleştirici, yapıcı, hoşgörü sahibi, sevgi dolu gönül eri Hacı Bektaş Velî’nin dediği gibi “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”.”AMAÇ ÇİÇEK DİKMEK DEĞİL,ESER VE ESERLER DİKMEKTİR”
SÖZ KONUSU SİVRİHİSAR’ A HİZMET İSE GERİSİ TEFERRUATTIR.
SAYGILARIMLA Necmi GÜNAY
[otw_shortcode_content_toggle title=”NEREDE DOĞDUN? SİVRİHİSAR’DA, NEREDE DOYDUN? ÖNEMSİZ !!!” opened=”closed”] Nerelisin? SİVRİHİSAR’lı,
Nerede Doğdun? SİVRİHİSAR’da,
Nerede Doydun: Önemsiz !!!…
İnsan geçmişe özlem, geleceğe umut duyar. İster SİVRİHİSAR’ da doğsun büyüsün, ister hayatının bazı dönemlerinde SİVRİHİSAR’ da bulunsun, her SİVRİHİSAR’ lı böyle bir özlemi duyar.
Gurbette olanlar için SİVRİHİSAR bir özlemdir. Geçim sıkıntısı, iş isteği, bölgemizdeki yetersiz iş sahaları ve yeterli istihdamın olmaması birçoğumuzu SİVRİHİSAR’ dan alıp uzaklara atmıştır. Hepimiz SİVRİHİSAR’ a döneceğimiz günü iple çekeriz.
İnsanlar Antalya, Alanya, Muğla, Marmaris, Bodrum, Kuşadası gibi tatil mekanlarına giderken, bizler birkaç günlük tatilimizde bile o tarih ve kültür kokan kayaları buram buram burnumuzda tüten memleketimiz SİVRİHİSAR’ a koşarız.
Kimilerine göre küçük ve önemsiz gelse de bizler için dünyanın en güzel yeri olan SİVRİHİSAR’ da olabilmek için can atarız. Peki, nedir SİVRİHİSAR’ a bizi çeken. Geçmişte yaşadıklarımız mı, o sade yaşantısı mı, insanlarımı, yoksa başka bir neden mi?
İnsanın memleketi doyduğu yerdir diyenlerde olabilir. Eğer böyle olursa kendi doğduğu toprakları unutma, vefa borcunun ihtiyacından uzak kalınması, hatırlamak istememesi, sahiplik (aidiyet) duygularının zaman içerisinde kaybolması çok doğaldır.
İnsan nerede yaşarsa yaşasın hep kendisine yakın insanlar olmasını ister, kendisi gibi düşünen, konuşan, sevinen, ağlayan… Bizim için SİVRİHİSAR böyle bir yerdir. Canın sıkıldığında sıkıntını paylaşacak, iyi kötü günlerinde her zaman çevrende görebileceğin insanlar olan yerdir SİVRİHİSAR. İşte bunun için doğduğum yer diyorum. 23.2.2012[/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”BİZ SİVRİHİSAR’LIYIZ YA ÇOCUKLARIMIZ!” opened=”closed”]10.2.2012
“Değişim” ve “Dönüşüm” insanoğlunun karsısında tarih boyunca durmuş ve bizi şekillendirmiş iki önemli kavramdır. Bir şey zamanla, aslından farklı bir nitelik taşırsa, ona “değişim”, eğer bu değişim özünü koruyarak olursa buna da “dönüşüm” diyoruz.
Değişim her insanın veya kuruluşun yaşamının bir döneminde geçirmek zorunda olduğu sancılı bir dönemdir. Bu dönemde deneyimlerimizden de faydalanarak yeniden doğuşumuzun ve değişimin getireceği olağanüstü sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz.
Sivrihisar için de değişim kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki; Ancak geçmişin gereksiz safrasından kurtulduğumuzda, daha aydınlık günler bizleri bekler.
Köyden şehirlere olan göçlerin temelinde ekonomik ve eğitimsel kaygılar vardır. Bunun sonucunda da hem köyler, hem şehirler kültürel ve fiziksel olarak değişmiştir. Köyün ekonomisi, hayvancılık ve tarıma dayanır. Göçlerle kaybedilen emek gücü tarım ve hayvancılığı zayıf düşürmüş, hatta bitme noktasına gelmiştir. Sonuç ta da köyler, kasabalar ıssızlaşmış genç nüfus yerini orta yaş üstü nüfusa bırakmıştır. Bu SİVRİHİSAR için daha çok hissedilir olmuştur.
Göçler sonucu şehirlere gelen ilk neslin, şehirlerin karmaşık ve bozucu kültürüne karşı kendi kültürüne bağlı kalmaya çalışmasına rağmen, o ilk göç eden neslin çocuklarında geleneksel kültüre bağlılık azalmaktadır.
Ortaya çıkan basit bir kuşak çatışmasından çok şehirlerde doğan çocukların ilgi, merak ve beklentilerinin anne ve babalardan farklı olmasında yatmaktadır.
Böylece tatillerde anne ve baba SİVRİHİSAR’ a gitmek isterken, çocuklar çoğu zaman diğer tatil alternatiflerinde ısrar etmektedirler. Yani çocuklarımız değişmekle dönüşmenin ortasında kalmışlardır. Bu ikilemi ancak biz yetişkinler çözebiliriz.
Çocuklarımız SİVRİHİSAR’lı olacaklar mı? Olmalarını istiyorsak neler yapmalıyız. Şüphesiz çocuklarımızın da bizim kadar SİVRİHİSAR’ ı sevmelerini en az bizim kadar SİVRİHİSAR’ lı kalmalarını arzu ediyoruz. Fakat bu sadece istemekle olacak bir şey değildir. Onların beklentileri ve hedefleri daha büyük iken altlarından kayıp giden tarihe ve kültüre üzülerek söylüyorum seyirci kalmaları acıdır.
Çocuklarımızın gözünde SİVRİHİSAR’ ı değerli yapmalıyız ki; çocuklarımızda en az bizim kadar SİVRİHİSAR’ ı sevsinler. Biz yetişkinler çocuklarımıza O toprakların ne kadar kutsal olduğunu, tarihin her sahnesinde olduğunu ve her uygarlığa beşiklik ettiğini, Kurtuluş savaşında ne kadar önemli rol oynadığını, Dünyanın Merkezi olduğunu anlatmalıyız.
Dahası SİVRİHİSAR için daha çok ve yılmadan çalışmalı, doğduğumuz topraklara olan vefa borcumuzu ödeyerek göstermeliyiz. İşte o zaman bizi kendilerine örnek alan çocuklarımızda o toprakların yaşanılır ve yaşatılır kent olması için mücadelesini sürdürürler.
Biz ve bizden sonraki nesiller SİVRİHİSAR’ ı asla unutmayacağız. Şahsım olarak SİVRİHİSAR’ı yazarak ve bildiklerimi anlatarak yeni nesillere yazılı ve görsel doküman bırakmak öncelikli görevlerim arasındadır. Bununla birlikte her zaman Sivrihisar olgusunu ön planda tutarak konuyu sıcak tutmaya çalışmaktayım.
Modern çağın getirdiği imkanlarla gevşeyen yeni nesil SİVRİHİSAR unutmamalı ve her daim ata yadigarı topraklara sahip çıkarak vefa borcunu ödemelidir.
SİVRİHİSAR doğduğumuz ya da öldüğümüz yer olduğu kadar dedelerimizin uğruna canlar verdiği kutsal topraklardır. SİVRİHİSAR’ a sahip çıkacak, kadrini, kıymetini bilecek gençlerin varlığına inancım sonsuzdur. Herkesin ve her kesiminde sahip çıkacağına inanıyorum. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”SİVRİHİSAR’IN PARLAYAN YILDIZI “ŞAHİN AYDEMİR” opened=”closed”]9.1.2012
Şahin AYDEMİR,15.02.1966 yılında Sivrihisar’da doğdu. İlk, Orta ve Lise eğitimini Eskişehir’de tamamladı. Üniversite eğitimini Atatürk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünde başlayıp yatay nakille geçiş yaptığı Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde 2.ncilik derecesiyle tamamladı.
—Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde İşletme Yönetimi, Durumsallık yönetimi konulu teziyle mastırını 1.ncilik derecesiyle bitirdi.
—1994 – 2002 yılları arasında Has Tavuk A.Ş’de pazarlama ve ticaret müdürlükleri görevi yaptı.
—Aydemir 2003 yılından beri Has Tavuk şirketinde Genel Müdürlük görevini aktif olarak yürütmektedir.
—İİB (İstanbul İhracatçılar Birliği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı,
—Türk Kanatlı Ürünleri Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Başkanı’dır.
—1993 yılında hayatını Sema Aydemir ile birleştiren Şahin Aydemir’in 1996 doğumlu Yağmur ve 2001 doğumlu Uğur adında 2 çocuğu vardır.
Peki, Şahin AYDEMİR kimdir? Nasıl bir kişiliktir?
—Sayın Şahin AYDEMİR, iş hayatında, çalıştığı şirketin işletme ve yönetme politikalarını sevk ve idaresini yapan iyi bir profesyoneldir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, işletme gelir/gider bütçesi dahilinde hizmet ve kaliteyi yüksek standart seviyesine getirerek, personelin motivasyon, iş bilgi ve becerilerini artırarak yüksek hizmet kalitesinin devamlılığını sağlayan kalite yöneticidir.
— Sayın Şahin AYDEMİR, genç yaşına rağmen idareciliğini her zaman takdir ettiğim, mantıklı işler yaparak, yöneticiliğini üstlendiği müessesenin hep ileri adımlar atmasını sağlamış çok kalite bir idarecidir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, Analitik düşünen, yeni yönetim tarzlarının ve bilginin güç olduğunu kabul eden yenidünya düzenine uymaya ve yönettiği şirkete de uydurmaya çalışan, bu düzene uymayanların da fazla geleceği olduğuna inanmayan ileri görüşlü genç kuşağın temsilcisidir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, şirketin geleceği için vizyon geliştiren, gelecekteki konumunu, pazar payını ve rekabet gücünü gören ileri görüşlü bir arkadaşımızdır.
—İyi idareci olmak için diploma tek başına kafi gelmez. Bunun yanı sıra sabır, zeka, akıl, olayları kritik etme, hitabet kabiliyeti, heyecana kapılmama, ikna kabiliyeti, ciddiyet, derinlemesine düşünme, güler yüz ve tatlı dil gibi hasletlerin de bulunması lazımdır. Sayın Şahin AYDEMİR, bu meziyetlerin çoğuna sahip ender beyindir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, çalıştığı kurumun varlığını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için karlılığı ve sermaye birikimini bilen, piyasadaki ekonomik eğilimleri izleyen, verileri analiz eden ve yorumlayan iyi bir Ekonomist’tir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, Uzun vadeli hedeflere ulaşacak yolları ve alternatiflerini kurgulayan iyi bir Stratejist’tir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, Firmasının hedeflerini parasal hedeflere dönüştüren gerekli stratejileri oluşturan ve kontrol eden iyi bir muhasebecidir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, sürekli gelişim ve değişimi yönlendirip, organize eden Reformist, disiplinlini, savaşçılığı, zor koşullarda yılmaksızın çalışması ve krizleri soğukkanlılıkla yönetmesiyle iyi bir Asker’dir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, Geleceği hayal eden, hayallerini resmeden, canlandırdığı o hayale ekibini ortak eden, Hayalleri işe, işi işleyişe, işleyişi de başarıya çeviren Vizyoner’dir.
—Sayın Şahin AYDEMİR, “Olması gereken” ve “olan” arasındaki farkı gören, ayakları yere basan, üretilen ve tüketilen denklemlerini iyi kurgulayan gerçekçi bir öncüdür.
Sayın AYDEMİR ile Has Tavuk A.Ş etle tırnak gibidir.
Şimdi de kısacık bilgilerle Has Tavuk A.Ş yi anlatmaya çalışayım…
Has Tavuk A.Ş Yüzlerce insana aş, iş, ekmek veren bölgenin ve SİVRİHİSAR’ın en önemli iş kapısı ve en güçlü istihdam yaratan kuruluşudur. Sivrihisar, Paşakadın, Kertek, Kepen, Yeniköy, Gülçayır, Havaalanı, bölgesindeki tesisleriyle ilçemize çok büyük yatırımlar yapmıştır.
Has Tavuk, damızlık yumurtadan, yumurtalık ve etlik civcive, yarkadan yem üretimine kadar tavukçuluğun her alanında faaliyet gösteren, Bursa ve Sivrihisar’da 2 yem üretim fabrikası ve 2 kuluçkahanesi mevcuttur.
SİVRİHİSAR’ın kalkınmasında, istihdamında, bölge insanının eğitilmesinde, sosyal aktivitelerde(sünnet etkinliği, konser eğlence vs.) ve bilinçlendirilmesinde maddi-manevi emek harcayan Hastavuk A.Ş. ve yetkililerine tüm Sivrihisar halkı adına teşekkür ederim.
Sayın Aydemir Bursa’da İzmir ve İstanbul gibi ana arterlerin üzerine kurulu fabrikalarının bazı bölümlerini de ilçemize açarak katma değer katmış, yarattığı istihdamla yüzlerce vatandaşımıza aş, iş, ekmek vererek katkı sağlamıştır.
Sayın Aydemir’i yazmaktaki amacım; Sivrihisar’dan böyle kalite bir yöneticinin çıkarak tepe noktaya gelmesi, binlerce kişiye istihdam yaratması, genç kuşağın model yöneticileri arasına girmesi ve arkadan gelecek gençlere yol ve yön göstermesidir.
Sayın Aydemir’e Sivrihisar’a yaptığı hizmetlerden dolayı hemşehrilerim ve Sivrihisar halkı adına teşekkürlerimi iletir, kendisine uzun ömürler, çalışma hayatında başarılar dilerim.Allah size sağlık, güç, uzun ve güzel bir ömür versin. Ailenize daha çok güç versin ki onlarda size destek olsun. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”TARİH VE KÜLTÜR PENCERESİNDEN SİVRİHİSAR” opened=”closed”]13.12.2011
Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış SİVRİHİSAR’ın değişik medeniyetlerin bıraktığı tarihi, kültürel izleri koruma ve yaşatma konusunda çok ta başarılı olduğu söylenemez.
Ülkemizin değişik bölgelerinde son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan “Kültür ve Tarih turizmi” ne yazık ki SİVRİHİSAR’ da yeterli seviyede olmamakla birlikte ve hak ettiği ilgiyi de görememektedir. Genel olarak ilgi gören yerler kültür yozlaşmasına terk edilmiş, ilgi görmeye başlayan yerlerde kısa zaman sonra unutulmakta, kaderine terk edilmektedir.
“Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez” olgusundan hareketle, toplumlarda tarih ve kültürlerini korumayı, yaşatmayı beceremezse geleceğine ışık tutacak yetenekten mahrum kalırlar. Gelecek nesillere bu mirasın ulaşabilmesinin yolu bu eserlere sahip çıkmakla olur.
SİVRİHİSAR’ın tarihi dokusu, büyük oranda bozulmadan günümüze kadar ayakta kalmıştır. İlçemizde başlayan kültür ve tarih turizmi henüz istenilen seviyede değildir. 2007 yılında Kağnı Pazarında başlatılan “Sivrihisar Evlerini Yaşatma projesi” ile bir çığır açılmıştır.
Tarihi ve kültürel yapıları koruma amaçlı yapılan Restorasyon çalışmaları devam ederken SİVRİHİSAR insanına turistik amaçlı gelir getirecek ve o eserleri yaşatma kültürü, mimarisi, folklorik değerleri yeme içme kültürünü yaşatmak ve gelen konuklara bu değerleri tam anlamlıyla yansıtabilmek için sivil toplum kuruluşları ile insanımız bilinçlendirilmelidir.
Restorasyonu yapılan konutlar işlevsel hale getirilmeli, sadece yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakmadan SİVRİHİSAR’ı tarihi ve kültürüyle yaşatma politikası haline getirilmelidir. SİVRİHİSAR’da profesyonel rehberlik hizmetleri geliştirilmeli, gelen konukların rahatça kullanabileceği temiz, hijyenik ve genel alanlar oluşturulmalıdır.
Çevre temizliğine özen gösterilmeli, Yöresel yemek vb. ürünlerin sunulduğu mekanlar yaratılmalı, yöresel ürünlerin satışa sunulduğu otantik pazarlar geliştirilmeli, bu satışları yaparken de alış veriş yapanlarda bir seferlik parası alınacak müşteri gözüyle değil evimizin misafirleriymiş gibi hareket edilmelidir.
SİVRİHİSAR’ın tarihi ve kültürünü anlatan broşür belge vb. doküman hazırlanıp bilgiler anlatana göre değişen değil standart hale getirilmelidir. SİVRİHİSAR ve çevre köylerde bulunan ve değişik medeniyetlerin bize bıraktığı zenginlik olan arkeolojik değer taşıyan tarihi ve kültürel varlıklarımızı toplayıp gelen konukların görüp inceleyebileceği açık ve kapalı tarihi müze oluşturulmalıdır.
SİVRİHİSAR’ın tarihi ve kültürünü anlatan broşür belge vb. doküman hazırlanmalıdır. Restorasyonu devam eden kilise bir an evvel işlevsellik kazandırılmalı. Bir yandan bu ve benzeri konuların eksikliği tamamlanırken basın yayın yolu ile SİVRİHİSAR’ın tanıtımı yapılmalı SİVRİHİSAR ismini marka yapmak için olanca gücümüzle çalışmalıyız. Bir yandan bu ve benzeri konuların eksikliği tamamlanırken basın yayın yolu ile SİVRİHİSAR’ ın tanıtımı yapılmalıdır.
Birlik ve beraberlik içinde daha çok çalışarak istenilen hedefe varacağımıza yürekten inanıyorum. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”ARAÇ AKAR SİVRİHİSAR BAKAR” opened=”closed”]19.2.2010
Sivrihisar insanının ağzında sakız olan “Dörtyol dan 15000-20000 araç akar, Sivrihisar’lı bakar” sözüne bir proje veya projeler üretmek adına karınca kararınca bir yazı karalamak istedim.
Sivrihisar yurdumuzun jeopolitik olarak tüm yollarının birleşme yeri üzerinde eşi ve benzerinin olmadığı ulaşıma sahip çok ama çok ender merkezlerden biridir. Peki, ulaşımda hiçbir ile ve ilçeye nasip olmayan bu nimetten ne kadar yararlanıyoruz? ŞİMDİLİK HİÇ…
Zamanın büyükleri, yönetimde söz sahibi insanların ve devletimizin aldığı kararlarla bölünmüş yol olarak ilçemize kazandırılmıştır. Kazandırıldığında Sivrihisar ekonomisine büyük darbe vurdu diyenlerden değilim. İlçemiz insanı olarak üretkenliğimizi ön planda tutmadığımız sürece, bu yolun yanına hava alanı da gelse, demiryolu da gelse aynı şikayetlerde bulunacağız. Umarım yanılmıyorumdur.
Öyleyse ne yapılmalı her şeye göz mü yummalıyız.? Yoksa proje ve ya projeler mi üretmeliyiz. Ah ah, vah vah deme lüksümüz yoktur. O zaman bunu fırsata dönüştürecek uygulamalara vakit kaybetmeden başlamamız gerekmektedir. Bunları maddeler halinde işlemeye çalışacağım.
1-Doğudan, Karadeniz’den ve İç Anadolu’dan gelen tüm yolların birleşme yeri olan Ankara yoluna, Marmara , Ege ve Batı Anadolu’nun birleşme yeri olan Eskişehir yoluna, Ege ve Akdeniz’den gelen yolların birleşme yeri olan İzmir yoluna; Sivrihisar’ı tanıtıcı büyük levhaların ve ışıklı panoların konularak tanıtımın yollardan geçen özel araçlara yapılmasının ilçemiz ekonomisine katkıları tartışılmaz olacaktır. Belediyemizin çalışmalarıyla Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ve İlçe Jandarma Bölük Komutanlığının olduğu yere Sivrihisar’ı tanıtıcı bir levhanın konulduğunu, fakat levhada her zenginliğimize yer verilmesi gibi yanlış bir uygulamaya gidildiği için levha konulma amacından sapmıştır .Oysa bunun yerine TANITIM PANOLARININ daha göz alıcı şekilde her değerimiz “TEK TEK” işlenerek bu yolu kullanan tüm sürücülerin “GÖZ ve GÖRÜŞ SEVİYESİN DE” yeniden yaptırılarak konulması ilçemize olan ilgiyi uyandırılabilir. Konunun daha iyi anlaşılması ve reklamın ne kadar önemli işlevi olduğunu göstermek açısından burada bir örnek vermeden geçemeyeceğim. Aslında belki de dolaylı reklam yapıyorum ama bunu söylemek zorunda hissediyorum. Bugün o bölgede hepinizin dikkatini çeken 2 Adet tanıtım levhasından bahsedeceğim. 1ncisi:Gönen kaplıcalarına ait olanı. Ne kadar gariptir ki Gönen’in Sivrihisar’a uzaklığı 533 km. Ama tanıtımını buralardan yapmakta.2 nci si ise Kütahya Tütav termal tesislerinin tanıtım panosu. Kütahya ise 170 km ve buradan yolcu ve sürücülere bir şekilde ulaşmakta. Buna karşılılık biz ne yapıyoruz ; Bizim öz be öz işletmesi ve sermayesi Sivrihisar belediyesine ait olan “ÇARDAK TERMAL” (HAMAMKARAHİSAR) tesislerindeki güzellik suyumuzu, şifa kaynağımızı tanıtamıyoruz. Bunun yanında hiçbir il veya ilçeye nasip olmayan, ODTÜ nün katkılarıyla hazırlanan “UÇAĞIMIZI, yerinin çok kötü seçilmesi sonucu tanıtmakta ve göstermekte güçlük çekmekteyiz. Tüm uygarlıkların yaşadığı ilçemizde, FRİG medeniyetinin ve kral yolunun merkezi olan “PESSİNUS AÇIK HAVA MÜZESİNİN” tanıtımının yapılamamasıdır.
2-“Dörtyoldan 15000-20000 araç akar Sivrihisar’lı bakar” sözüne kısmen daha az masraflı proje ise: Ankara, Eskişehir, İzmir yolundaki tüm benzin istasyonlarına ve dinlenme tesislerine “SİVRİHİSAR BELEDİYESİ tarafından “SİVRİHİSAR KÜLTÜRÜNÜ, TARİHİNİ, ZENGİNLİKLERİNİ VE YÖRESEL MUTFAĞINI” tanıtacak “TANITIM OFİSLERİ” açılarak Sivrihisar’ımızın tarihi turistik ve yöresel tanıtımının gerek el broşürleriyle, gerekse ofislerdeki ofis personeli aracılığıyla yapılması sağlanmalı. Bunların maaşları ise prim usulüne dayalı sistemle karşılanmalı hatta yap işlet devret modeli sistemle ofisler zamanla belediyeye gelir getiren yerler olarak hayata geçirilmelidir.
3-Dörtyolun Nasrettin Hoca’nın heykelini ve burada bulunan kompleksi altta bırakarak pasifleştirdiği konusu yine devamlı konuşulan konuların başında gelmektedir. Bunun çaresi de heykelin altı doldurularak heykelimizi yapan büyük heykeltıraş Sayın Metin YURDANUR’dan izin alınıp bir kaide üzerine yerleştirilip yükseltilmeli, hatta gerekli teknik donanımları yapılarak tüm yol yönlerine uygun hale getirilerek “DÖNERLİ OLMASI” sağlanmalı gecede projektörlerle aydınlatılarak Sivrihisar’ımızın simgesi haline getirilmelidir.
4-“Yazıcıoğlu kalesi”de kayaları çevreleyen yerlerine elektrik aydınlatmalarıyla donatılarak kayaların aydınlatılmasıyla yoldan geçene cazibe merkezi haline getirilmesi sağlanmalıdır. Ermeni kilisenin yanına kurulacak bir jeneratörle Kilise, Saat kalesi, Yazıcıoğlu kalesi ve Ecnebi (gavur) hamamının da aydınlatılarak mistik bir hava verilmesi sağlanmalıdır.
Bunlar bir şekilde halledildiğinde bizi daha zor görevler bekliyor. Peki bu kadar projeleri yaptığımızı varsayalım gelelim meselenin gerçekten zor kısmına: Bu kadar tanıtımı yaptık, bu kadar da turisti çektik. iyide bunları ağırlayacak otelimiz, bunlara topluca yemek yedirecek restoran veya lokantalarımız, yorgunluklarını atacak kahvelerini tarih kokan mistik kente içecekleri yerlerimiz, hepsinin tuvalet ihtiyacını karşılayacak umumi tuvaletimiz var mı.? Yanıtı duyar gibiyim. Maalesef ama maalesef “YOK”.
Yerel yönetimlerimiz ve idarecilerimizin ok acil “YAP, İŞLET, DEVRET “modeli işletmeleri çok acilen faaliyete geçirmek zorundadır.
“TAŞIN ALTINA ELİMİZİ KOYMALIYIZ, YOKSA O TAŞIN ALTINDA KALACAĞIZ” [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”ÇOK ÇALIŞMAK LAZIM ÇOK!” opened=”closed”]12.7.2011
Bu yazımda sizlere ticaret, din, tarih ve kültür merkezi Sivrihisar’ın nereden nereye geldiğini anlatmaya çalışacağım. Geçmişte çok önemliydik. Ya şimdi? Umarım beğenirsiniz.
Sivrihisar binlerce yıl öncesine dayanan tarihe sahip, çok önemli de bir kent. Geçmişte Ticaret hayatının geçiş noktası olmuş, binlerce yıl bu önemini ve değerini korumuştur. Sivrihisar ne yazık ki Cumhuriyetten bu yana bir atılım ve gelişim göstermemiş ve beceriksiz insanlar sayesinde geriye savrulmuştur.
Sivrihisar, demircileri, bakırcıları, kalaycıları, çeşitli tarım alet ve makineleri römork üreten ve pazarlayan bir merkezdi. Sanayi değildi, ama el sanatları bir markaydı. Kilim, incili küpe, cebe gibi ürünleri ülke turizmine ve kültürüne armağan edip ilçeye çeşitli kollardan ekonomik girdiler sağlanıyordu.
Sonra ne oldu? Fabrikasyon ve sanayileşme, tüm Türkiye’de olduğu gibi Sivrihisar’da küçük el sanatları, küçük imalatçılar yok olmaya başladı. Halbuki güçlerini birleştirip, pazarda kendimize bir yer bulabilirdik. Tezgahlarımız, ürünlerimiz, tecrübemiz vardı. Yeni bir atılım yapmak yerine, birilerinin bir şeyler yapmasını bekledik. “Organize sanayi” gibi yapılmayan, birazda boş hayallerin peşinden koşturulduk.
Hazırlıksızdı Sivrihisar, kolay ve hazır olanı tüketerek kazanıyorduk, yarın ne olur demeden, tek bir dala tutunarak yıllarca Sivrihisar’ın tekrar ayağa kalkmasını, kurtulmasını bekledik. Hep birileri gelsin bir şeyler yapsın deyip, kendimiz asla o beklenti içinde olmadık. Baktık işler istediğimiz gibi gitmiyor, Sivrihisar’da kazanan dışarı yatırım yapıyor, yatırım da ilçemize bir türlü getirilemiyordu. Sonuçta iş, aş için Sivrihisar’dan göç başladı.
Yıllar sonra, komşu kasabalara özenerek turizm yapalım dedik. Evler, kilise saat kulesi, Zaimoğlu Konağını restore ettik, açtık ama gelen turiste yatacak otel, sokakta yemek yiyecek lokanta, tuvalet ihtiyacını aynı anda gidereceği yerler, bulamayınca bir gelen bir daha gelmedi. Gelen Sivrihisar’ın reklamını yapamadı, diğer gelecek yerli turistlerin önünü de kapatmış oldu. Burada yaptığımız boşa kürek çekmek olmamalı idi.
Bazı evler, kilise, Zaimoğlu konağı, saat kulesi restore edildi. Beklediğimiz patlama olmuyor, bazı şeyler ters gidiyordu, Eskiden pekte önemsemediğimiz Beypazarı turizmde aldı başını gitti. Konaksa konak, yeşillikse yeşillik, eski evse alası vardı bizde. Ama bir türlü Beypazarı gibi olamadık. Demek ki bir yerde sistematik bir hata yapıyoruz. Kısaca evin temelini atmadan bina dikmeye çalışırsanız o bina çabuk çöker. İşte turizmde böyle geri tepmesi çok kuvvetli olan işletmedir.
Bizim “bamya çorbası, yaprak ve kelem dolması, bazlama, su böreği, baklava, met helvası” başka yerlerinkine hiç benzemez. Fakat bunları yapan, tanıtımı için mücadele veren yok, olsa da yetersizdir. Sivrihisar’a gelen karnını doyurmak için bakkaldan bisküvi alıyorsa işte orada bir durup düşünmek lazım.
İşte burada eksiğimiz çeşitlilikti. Alışkanlıktan olsa gerek, söylemeye dilim varmıyor ama tembellikten, kolaycılıktan ve üretken olamamaktan, biraz da turisti misafir olarak kabul edemediğimizden yıllarca dışarıdan yerli turist çekemedik.
“Başkaları ilçelerinin ekonomik kalkınmasını sağlamak için canla başla çalışıyor. Olanları geliştiriyor, kendinde olmayanları ise kendine mal ederek sahiplenmeye çalışıyor”. Bizdeki kaynaklar bu kadar zenginken biz niye yapamıyoruz? Bir düşünmek lazım en önemlisi, “kolları sıvayıp çooook çalışmak lazım çok”… [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”SİVRİHİSAR BEYPAZARI OLUR MU?” opened=”closed”]1.7.2011
Saygıdeğer Hemşehrilerim! Kıymetli Okurlarım. Bugünkü yazımda kültür turizmine öncülük eden ilçelerin başında gelen Beypazarı ile SİVRİHİSAR ‘ın arasındaki benzerlikler, farklar ve Beypazarı’nın potansiyeline Sivrihisar ne kadar yaklaşabilir? konusunu kişisel görüşlerim olarak sunmaya çalışacağım, umarım beğenirsiniz.
SİVRİHİSAR ‘ın Beypazarı benzeri bir turizm merkezi olması arzumu dile getiren onca yazıma rağmen Beypazarı’na hiç gitmemiştim. Sadece gidenlerden duyuyor, televizyon görüntüleri ve resimlerden izlediğim kadarıyla tarihi evleriyle, yemek kültürüyle SİVRİHİSAR ‘a çok benzetiyordum. Ankara’da yaşadığımdan ve çevremdeki o yöre insanıyla sohbetlerimde kültür benzerlikleri olduğunu da açıkça gözlemlemekteydim.
Değerli Dostum, Can Arkadaşım Süleyman ÖZMEN’in davetlisi olarak kısa zaman önce Beypazarı’ na gittim. Beypazarı’nı gezerken aklımda ” SİVRİHİSAR Beypazarı olur mu?” sorusu vardı. Hep bizim neyimiz eksik ki diye düşündüm. Ancak bu güzel turizm kentini gezdikçe, işimizin ne kadar zor olduğunu çok daha iyi anladım.
SİVRİHİSAR daha yolun başında bile değil. Beypazarı ise olayı çoktan aşmış. Tam bir turizm kenti. Turizmin ilçeye getirdiği ekonomik canlılık her noktada kendini gösteriyor. Beypazarı halkı turizmin önemini anlamış. Dönemin belediye başkanının öncülüğünde iç turizmin tarihin kültürün ve en önemlisi de “bu yapıları korumanın önemi tüm kent tarafından benimsenmiş” olmasıdır. Altın yumurtlayan tavuk misali…
Esnafıyla, yöneticisiyle tüm kent turizmci olmuş çok sayıda otel inşa edilmiş ve her biri Beypazarı mimari kimliğini yansıtan bu modern otellerde sadece Türkiye’nin değil, dünyanın dört bir yanından gelen turistler konaklıyor.
Beypazarı’nın en büyük avantajı, halkın turizmin önemini fark etmesidir. Gençler turizm okullarında okuyor, turizm kuruluşlarında ekmek buluyor, esnafı para kazandığı turisti misafir gözüyle ağırlıyor. SİVRİHİSAR halkı henüz SİVRİHİSAR ‘da turizmin olabileceğine inanmıyor. Bu bilincin toplantı, panel ve sempozyumlarla ilçe halkına kazandırılması gerekmektedir.
Beypazarı SİVRİHİSAR’ a göre çok büyük yerleşim alanı. Bu belki avantaj, belki de dezavantaj. gezi güzergahları çok uzun. Ama SİVRİHİSAR’ da ki kültür, tarih ve turizm gezi güzergahı daha kısa ve etkili tutulabilir.
SİVRİHİSAR ‘da 500 civarında onarılabilir, restore edilebilir ve o kültürün yansıtıldığı ev varken, Beypazarı’ da onarılıp turizme kazandırılan yapı sayısı 1000’e yakın. Burada tarihi ev olup olmaması hiç de önemli değil, Önemli olan o yapılara kültürel benzerlik katarak daha fazla ev, konak ve otel oluşturulmasıdır.
Bardağın boş tarafı yerine dolu kısmına bakmalıyız, yoksa ümidimizi yitirip başlamış olduğumuz yolun sonuna varamayız. Beypazarı 15 yıl önce başlamış olduğu restorasyon ve turizm yatırımına ancak son 5 yılda başarılı olabilmiştir. SİVRİHİSAR’ ın Beypazarı’ndan restorasyon konusunda eksiği olsa da tarihi dokusuyla üstün özellikleri fazladır.
Sivrihisar MYO ya “restorasyon bölümü” açılaması çok yerinde olacaktır. Bu bölüm yapılan restorasyonların daha akademik yapılması ve bundan sonraki restoresi bitirilen ev, konak, han ve kervansaray gibi yapıların korunması ve bakımıyla ilgili konularda çalışmalarını sürdürmelidir.
Daha öncede belirttiğim gibi Sivrihisar’a çok acil 4 yıllık “Turizm Yüksek Okulu” da açılırsa zincirin baklaları tamamlanmış olacaktır. Bu okul öncelikle profesyonel anlamda turizme kaliteli personele kazandıracaktır. Turizm bilinçli yapıldığında gelir getiren işletmedir. Yoksa yaptığınız tüm çabalar bir anda boşa çıkar.
Biz dışarıdan ne kadar ” SİVRİHİSAR ı turizme kazandıralım” desek de SİVRİHİSAR halkı turizmin önemini anlamazsa bizim çabalarımız hiçbir işe yaramaz. Turizme yönelik belki bir şeyler yapıldı. Ancak bunlar SİVRİHİSAR’ ın Beypazarı olmasına asla yetmez. “Batılı gibi düşünüp, doğulu gibi yaşanmamalı”, yapılan işlere profesyonellik ekip ve takım ruhu kazandırılmalıdır. “Ben bilirim, ben yaparımla asla olmaz”. Sivrihisar senelerdir kaybetmiştir. “Başka SİVRİHİSAR olmadığı için artık kaybetme lüksü yoktur”.
“İşimiz gerçekten zor, ancak imkansız değil” yeter ki isteyelim. Bu duygularla Başta Değerli Dostum Süleyman ÖZMEN ve ailesine kaldığım süre de gösterdiği misafirperverlik için teşekkür ederim. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”SİVRİHİSAR GÂVUR (ERMENİ) HAMAMI” opened=”closed”]23.5.2011
Yazıcıoğlu kayaların yamacında bulunan Gavur (Ermeni) hamamının, yapılış tarihi sıcaklık bölümünün köşesinde yer alan giriş kapıları üzerindeki kabartmalardan dan anlaşılacağı üzere 1867-1868’dir. İnşa tarihi ile ilgili herhangi bir kitabe ve kayıt bulunmayan yapının halvet hücrelerinin giriş kapıları üzerinde yazılı olan bu tarihlerin, yapının inşa tarihi olabileceği düşünülmektedir. Yapı, bugün yarı yıkık durumdadır.
Prof. Dr. Erol ALTINSAPAN’ ın yazdığı ”Sivrihisar’da Türk Mimarisi” Kasım 1988 eserinde;
Yapının günümüze “ılıklık”, “sıcaklık”,” külhan” ve “su deposu” bölümleri ulaşmıştır..
—Güney de sivri kemerli dikdörtgen kapı açıklığından “ılıklık” bölümüne girilmektedir.
—Ilıklık bölümünün kuzey duvar ekseninde bulunan sivri kemerli dikdörtgen kapı açıklığından yapının “sıcaklık” bölümüne geçilmektedir.
—Yapının kuzeydoğu da dikdörtgen planlı olan “külhan”, yapının kuzey cephesinde dışa doğru taşkındır.
—Kuzeyde bulunan odanın duvar ekseninde açılmış olan yuvarlak kemerli açıklık yapının
“su deposu”nun bulunduğu bölüme açılmaktadır.
Duvarlarda tespit edilen izlerden zemin altında sıcak havanın dolaşımını sağlayan hava boşluklarına yer verildiği ve beden duvarlarına yerleştirilen künkler vasıtası ile bölümün ısıtılmasının sağlandığı anlaşılmaktadır. Günümüzdeki tabirle yerden ısıtma sistemi burada hayata geçirilmiştir.
Bugün terk edilmiş olan Gavur (Ermeni) hamamı, köşelerde birer tane olmak üzere dört odalıdır. Gavur Hamamı Ermeniler tarafından yapılmış olmakla birlikte, geleneksel Osmanlı hamam mimarisinin tüm özelliklerini yansıtır. Bu eser Osmanlı döneminde azınlıkların geleneksel Türk mimari üslubu etkisinde kaldıklarını belgeleyen örnektir.
Sivrihisar’ımızda bu ve buna benzer birçok tarihi eser bulunmaktadır. Bazen keşke bu tarihi eserler hiç olmasaydı diye içimden geçiriyor. Hiç olmasaydı dememden kastım bu kadar çok tarihi eser varken bir tanesinin bile ülke turizmine kazandırılamaması ve tanıtımının yapılamamasıdır.
Sivrihisar olarak bir hazinenin üzerinde oturuyoruz, ama dilenciden farkımız yok. Bu hazinenin farkına var(a)mıyor/ vardırılamıyoruz. Bu durum oldukça düşündürücü ve acı vericidir.
SİVRİHİSAR makûs talihini ne zaman yenecek bunu kestiremiyorum. Ama aklıma gelen bu ilçenin tarihi ve kültürel özellikleri kasıtlı olarak gün yüzünü çıkarıl(a)madığıdır. Hiç bir yerel ve merkezi yönetimler bu konunun üzerinde durmamış, her gelen yönetici günü kurtarma ve zamanı geçiştirme, hatta Sivrihisar’ı basamak ve geçici yer olarak görmüştür. Aleyhimize görünen bu güzellikleri yaşayıp, tanıtıp, lehimize çevirmeyi başarmalıyız.
“Dünyanın merkezi, Turizmin gözdesi” olmaya aday Sivrihisar ve onun tanıtımı için gece, gündüz durmadan çalışılmalı, bizden sonraki neslin dışarıda aş, iş aramasının önüne geçilmelidir. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”MİNİA SİVRİHİSAR (MİNYATÜR SİVRİHİSAR PARKI)” opened=”closed”]21.4.2011
Bu yazımda sizlere Sivrihisar’ın ufkunu açacak olan “MİNİASİVRİHİSAR” projesini dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
“MİNİATURK” İstanbul’da 60.000 M2 alanıyla dünya da en geniş alana kurulmuş, Türkiye’deki çeşitli eserlerin maketlerinin sergilendiği minyatür parktır. Parkta şu anda 105 eser sergilenmektedir. Bunlardan bazıları; Ayasofya, Nemrut Dağı, Çifte Minare, Pamukkale, Kapadokya, Safranbolu, Amasya, Mevlana, Aspendos vb.dir. Miniatürk gideceğiniz yerlerin minyatürlerini görüp, sağlıklı seçimler yapmanızı kolaylaştırır.
Sivrihisar’la yatıp Sivrihisar’la kalktığım için bazen ulaşılması çok zor olan bazen nostalji tadında rüyalar görüyorum. Fakat bu anlatacağım olayı rüya olarak değerlendirilmeyip gerçekçi insanların elinde Sivrihisar’ın ufkunu açacak veya geliştirebilecek proje olarak görmelerini diliyorum. Bu noktadan hareketle Sivrihisar’ımızın tüm değerlerin maketlerinin sergilendiği bir açık hava müzesini ilçemize kazandırılması yönünde çalışmalara başlanmalıdır.
Değerlerimiz derken; Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Hızırbey gibi dünyanın tanıdığı kişileri,
Saat kulesini, Kiliseyi, Gavur (Ecnebi) Hamamını, Pessinus açık hava müzesini, Balıkdamı kuş ve balık cennetini, Çardak termal tesislerini, Zaimoğlu konağını, Akbaş köpeğini, Ulu camiyi, Uçağı, Gemimizi, Alemşah türbesini vb. değerlerimizi bu parkta sergilemenin, Türkiye’nin geçiş yollarındaki merkeze yapılmasının ilçemizin gelişimi ve tanıtımı adına çok yararlı olacağını düşünmekteyim. Bunun yanında 2.nci Miniatürk olması açısından da oldukça fazla yerli turist çekeceğine inanıyorum.
MİNİA SİVRİHİSAR’ ın yeri ise Dörtyol Toplu Konutlarının, Eskişehir –İzmir yollarının kesişme noktasına yapılmalı. Bunun nedeni ise Ankara’dan gelirken tepeden seyir güzelliği Eskişehir’den gelirken sağda görsel güzellik ve İzmir’den gelirken de solda yüzeysel güzellik olmak kaydıyla tüm sürücü ve yolculara hitap eder konumda yapılmalı, tüm yollardan parkımıza girişler verilmelidir.
MİNİA SİVRİHİSAR (MİNYATÜR SİVRİHİSAR PARKI): “maket alanı”, “yeşil ve açık alan”, “kapalı alan”, “havuz ve suyolu”, “otopark” olarak dizayn edilmelidir. Alanın peyzaj planı ve altyapı çalışmaları eşzamanlı olarak başlatılmalıdır. Kullanılacak bitki türleri, iklim şartlarına uygun olarak seçilmeli, suyolları ve göletler parka ayrı bir hava katılarak, bazı yapılar suyla (Balık damı kuş ve balık cenneti, Çardak termal ve Gemimizi )güzel ilişkilendirilmelidir. Genel bir yürüyüş yolu yapılarak bütün park dolaştırılmalı, ziyaretçiyi yönlendiren bir gezi güzergahı (Çıkışı hediyelik eşya dükkanının içinden verilecek) şekilde oluşturulmalıdır.
“MİNİASİVRİHİSAR’DA ”Sivrihisar’ı hatırlatacak hediyelik eşyaların satışa sunulduğu alışveriş merkezi, küçük ziyaretçilerimizin ilgisini çekecek oyun alanı, kahvelerini ve çaylarını içebilecekleri kafeteryalar, gözleme evleri, Sivrihisar tarih kültür ve yöresel yemeklerini tanıtan tanıtım ofisleri kurulmalı, burada gördükleri maketlerin gerçeklerini görmek isteyenler için ücretsiz ring servisler düzenlenerek ilçeye getirilip, götürülmeleri sağlanmalıdır. Kolaylık ve sosyal tesisler çok hakim noktaya yerleştirilerek parkın yüksekten gözlemleme imkanı sağlanmalıdır.
Maketlerin yapımında sanayide kullanılan plastik bazlı ve açık hava şartlarına uygun malzeme kullanılmalı, gece gündüz 24 saat esasına göre faaliyette olmalıdır. Bunun yanında gündüz tanıtım levhaları ve yön oklarıyla, gece ise gerek parkın tamamının projektörlerle gerekse yol güzergahında ışıklı levhalarla cazibe merkezi haline getirilmesi sağlanmalıdır.
Anadolu, Osmangazi, Hacettepe, Gazi ve ODTÜ üniversitelerinin ve büyük heykeltıraşımız Sayın Metin YURDANUR danışmanlığında bir kurul oluşturulmalı, eserlerin maketi yapılabilir nitelikte olmalarına özen gösterilmeli ve her biri ait oldukları dönemin sanatını ve kültürünü yansıtmasına dikkat edilmelidir. Daha sonra eser eklenebilmesi için de boşluklar bırakılmalıdır.
Değerli Hemşehrilerim! dilimin döndüğünce güzellikleri ve karşılıksız sevgiyi anlatmaya çalıştım. Bu rüya değildir. Bizim ilçemizin çağ atlamaya ihtiyacı vardır. Bunu da genç jenerasyondan bilgisiyle, görgüsüyle, aklıyla, fikriyle, ekip ve takım ruhunun gerçekliğine inanan, tarihine ve kültürel değerlerine sahip kişi ve kişiler yapacaktır.
Sivrihisar için bardağın dolu olan tarafından bakan mutlu azınlıktanım. Bizim gibi düşünen ve Sivrihisar sevdasını yüreklerinde yaşayan değerli hemşehrilerimi saygıyla selamlar, işlerinde kolaylıklar dilerim. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”MARKA KENT SİVRİHİSAR” opened=”closed”]6.3.2011
“Marka Kent” kavramı, SİVRİHİSAR’ a yatırımcı, alıcı ve turist çekmeye odaklanmalıdır.
Tabii ki SİVRİHİSAR’ ın yöneticileri ilçenin güzelleşmesini ve dünyaca ilgi çekmesini ister. Bunun için plan ve projeler yapabilir veya yapılan plan ve projeleri destekleyebilirler. Ama “Marka Kent” olma iddiasında iseler, güzelleştirmeye ve dünyanın ilgisini çekmeye merkezden başlamalıdırlar.
Marka Kent olmak için öncelikle SİVRİHİSAR’ ın dışa açılması gerekir. Hemşehri ve hemşehri olmayan yatırımcıları, alıcıları ve turistleri sürekli artan bir ivme ile SİVRİHİSAR’a çekebilmeniz gerekir.
Marka Kent olmayı başarabilmeniz için;
1. SİVRİHİSAR’ ı merak ettirmeliyiz.
Ülke içinde ve ülke dışında SİVRİHİSAR ‘ın her alanda tanıtımının yapılması, basın, medya, internet gibi günümüz teknolojiden mümkün oldukça fazla yararlanılması, her ürünümüzü ön plana çıkarma gibi yanlıştan dönülerek SİVRİHİSAR ‘a ait en az bir hedef ürünler seçilerek daha çok ülke ve dünya gündemine getirilmesi çalışmalarına başlanmalıdır.
2. İlçemize ait marka ürünler geliştirmeliyiz.
SİVRİHİSAR’ a it tüm ürünlerin listeleri yapılmalı, önclikle ve özellikle 2-3 hedef ürün seçilerek bunlar üzerinden patentler alınarak(Dünyanın Merkezi Burasıdır)bunu yurt içi ve yurt dışı tanıtımlarda kullanmalıyız.
3. Kente gelenlere misafirperver davranmalıyız.
SİVRİHİSAR’ a gelenlere kendi kültürümüzü dayatmadan, onların kültürlerine göre hizmet üretmeli, yabancı konukları ağırlamaya yönelik bilinçlendirmeler yapılmalıdır.
4. SİVRİHİSAR‘ daki turizm ve ticareti kolaylaştırılmalı,
Turizm ve hizmet sektörleri iyi analiz edilmeli, bürokrasi azaltılmalı, Fuar ve kongrelere önem verilmeli, İş dünyasına rehberlik edecek profesyonel yapılarla (ajans vb) çalışılmalıdır.
5. Keyifle yaşanılacak bir SİVRİHİSAR ortamı yaratılmalıdır.
SİVRİHİSAR’ ı güzelleştirmeye, çalışılmalı. Ama bu faaliyeti en öne koymamalı, Şehrin gelişim planlarını tamamlanmalı, kentsel dönüşüm sağlanmalıdır.
“Rekabet sadece ürünler ve firmalar arasında gerçekleşmez. Ülkeler ve şehirler de birbirleriyle rekabet eder.” Biz SİVRİHİSAR olarak Beypazarı Safranbolu Amasra gibi ilçelerle rekabet etmeliyiz. Bugün bu saydığım ilçelerin kazançları ve ilçe içinde dönen sıcak para oldukça büyük rakamlara ulaşmıştır. Oysa SİVRİHİSAR’ da dolaşan sıcak para ilçemiz insanının kendi parasıdır. Yani esnaf kazandığı parayı ilçemizin kendi insanından kazanmaktadır. Para dönüşümü çok kısa ve dar alandadır. Yukarıdaki ilçelerde dönen paralar dışarıdan gelen turistin bıraktığı paralardır.
Marka Kent yaklaşımımızı özetlemek gerekirse;
Marka Kent olmak için dışa açılmayı kabul etmemiz gerekir. Yabancılara uyum sağlamayı ve hizmet etmeyi öğrenmeliyiz. Marka Kent olmak için SİVRİHİSAR farklılık göstergesini bulmamız ve ona kimlik kazandırmamız gerekir. SİVRİHİSAR hakkında konuşan ne kadar çok insan varsa o kadar marka olmuş demektir. Bunun için en ucuz ve etkili yol SİVRİHİSAR ‘ın internetteki varlığının daha da güçlendirilmesi gerekir.
Tek amacım daha güçlü bir SİVRİHİSAR. Göç veren değil, göç alan bir ilçe olması. Buda Marka bir ilçe olmaktan geçer. 05072183066 [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”ÖVÜNMEK GİBİ OLMASINDA SİVRİHİSAR’LIYIZ” opened=”closed”]11.2.2010
“Övünmek gibi olmasın ama SİVRİHİSAR’LIYIM” …
Bu kelime yaratıcı insanların kendi beğenilerini dile getirmek için söylenmiş bir sözdür.. SİVRİHİSAR insanının ortak paydalarını, çalışkanlıklarını, üretici oluşlarını ifade eder. SİVRİHİSAR insanı kıskançtır. Ama hep ondan daha iyi nasıl olabilirim, olmalıyım arayışından kaynaklanır bu kıskançlıkları… Yaratıcı ve ruhları ile eşi benzerine az rastlanır içtenlikte ve candandır. Sadece bunlar bile övünmek için yeterlidir. Zaten övünmezsek, geleceğe ümitle bakamayız
SİVRİHİSAR insanı hoş sohbettir, mizahi yönleri çok gelişmiştir.(Nede olsa Nasreddin Hoca’nın torunlarıdır) SİVRİHİSAR insanı çok tutumludur, sineğin yağını hesap ederler(Sekiz kilo yoğurttan dokuz kilo dara çıkarması). Bu cimrilik değil hesabını bilmektir. SİVRİHİSAR insanı çok zekidir(meşhur karpuz hikayesi. karpuzun kendinden yemek ,kabuğundan atına yem ve çekirdeklerinden de eğlence)
SİVRİHİSAR insanı ; akıllı, başarılı, karını ve zararını iyi bilendir. Pazarlık yaparak karını ortaya koyarsa söyleyecekleri kelime hazırdır. ”CİMRİ” Aslında bunun altında yatan gizli gerçek kıskançlıkları ve çekemedikleridir. SİVRİHİSAR‘lıya dışarıda bu özelliklerinden dolayı “GIPTA” ile bakarlar. Ankara Eskişehir, Polatlı gibi şehirlerde sizin düşüncenizle, aklınızla ve iş bitirme kapasitenizle yarış edemeyeceklerini anlayan insanlar hemen yakıştırmayı yaparlar. ”Sen Sivrihisar’lımısın”?.
Bizler SİVRİHİSAR’dan ve SİVRİHİSAR’lı olmaktan gerçekten gurur duyuyoruz. Keşke her insan bizim gibi temiz, akıllı, becerikli, evine yuvasına, gelenek ve göreneklerine bağlı kalabilse…
İnsanıyla, doğasıyla, ilçemin sevdalısıyım,
Araya yollar girse de bütün gün rüyasındayım,
Yıllardır gurbette aklımla, fikrimle hep oradayım,
Övünmek gibi olmasın ama candan SİVRİHİSAR’lıyım…
Saygıdeğer hemşehrilerim;
Övünmenin altında yatan gerçek “ÇALIŞKANLIK’tır”. Yani bir iş ,bir eylem, bir eser meydana getirmektir. Ancak bu faaliyetleri yapan insanın övünme hakkı olduğunu düşünüyorum. İlçemiz insanı da parlak zekası ve çalışkanlığıyla bu sözü sonuna kadar hak etmektedir. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”GELİŞMİŞLİK ÖLÇÜTLERİ VE SİVRİHİSAR” opened=”closed”] 3.2.2010
SİVRİHİSAR sosyo-ekonomik gelişme açısından nasıl bir görünüm sergilemektedir? Bu konuda elimizde resmi bir araştırma bulunmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca “İl ve İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması” araştırması yapılmıştır. Bu araştırmayla il merkezleri ve ilçeler gelişmişlik açısından ekonomi, eğitim, sağlık, temel altyapı, istihdam gibi bazı sosyal ve ekonomik göstergelerden yola çıkılarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan değerlendirme ve analizler sonucunda gelişmişlik endeksi ölçütlerine göre SİVRİHİSAR 872 yerleşim birimi içerisinde 411.nci sıradadır.
Seyitgazi 402,Beylikova 375,Sarıcakaya 357,Mahmudiye 280 Mihalgazi 265, Çifteler 231,İnönü 196.ncı sıradadır.
Arkamızda ise; Alpu 503,Mihalıççık 534,Günyüzü 591 ve Han 619.ncu olarak sıralanmaktadır.
Nüfus olarak (ilçe merkezi ve köylerle birlikte)en büyük ilçe olmamıza rağmen bizden sonra kurulan ilçelerden de geride kalmamız içler acısıdır. SİVRİHİSAR ilçesinin bu kadar gerilerde olmasının anlamı Sosyal ve Ekonomik Gelişmişlik Endeksinin (SEGE) parametrelerini incelediğimizde daha iyi anlaşılacaktır. Devlet Planlama Teşkilatı “İl ve İlçelerin Sosyo-ekonomik Gelişmişlik Sıralaması” araştırmasını yaparken hem sosyal, hem de ekonomik gelişme konusunda belirleyici olan toplam 32 parametre kullanmıştır. Demografik, istihdam, eğitim, sağlık, sanayi, tarım, mali ve diğer refah göstergeleri olarak sıralanan 8 ana başlık altında 32 farklı ölçüt açısından bu değerlendirme ve sıralama yapılmaktadır. İşte bu sıralamada SİVRİHİSAR’ın ilçeler arasında sonlara doğru yer almasının anlamı ve bu ölçütlerde nerede bulunulduğu üzerinde düşünüldüğünde daha net anlaşılmaktadır.
DPT’nin yaptığı Sosyal ve Ekonomik Gelişmişlik Endeksi araştırmasında değerlendirmeye alınan gelişmişlik göstergeleri ana başlıklar altında aşağıda sıralanmıştır:
1. Demografik göstergeler: Toplam nüfus, toplam nüfusun şehirleşme oranı, yıllık ortalama nüfus artış hızı, nüfus bağımlılık oranı ve ortalama hane halkı büyüklüğü.
2. İstihdam göstergeleri: Sanayi, ticaret, ulaştırma, inşaat işkollarında ve mali kurumlar işkolunda çalışanların ayrı ayrı toplam istihdama oranı, ücretli çalışanların toplam istihdama oranı, ücretli çalışan kadınların toplam istihdama oranı, işverenlerin toplam istihdama oranı.
3. Eğitim göstergeleri: Okur-yazar nüfus oranı,
4. Sağlık göstergesi: Bebek ölüm oranı.
5. Sanayi göstergeleri: İmalat sanayi işyeri sayısı, İmalat sanayi yıllık çalışanlar ortalama sayısı, imalat sanayi kurulu güç kapasite miktarı, fert başına imalat sanayi elektrik tüketimi, fert başına imalat sanayi katma değeri.
6. Tarım göstergesi: Tarımsal üretim değerinin Türkiye içindeki payı.
7. Mali göstergeler: Banka şube sayısı, fert başına genel bütçe gelirleri, fert başına genel bütçe giderleri, genel bütçe gelirlerinin giderlere oranı, fert başına gelir vergisi, fert başına kurumlar vergisi, gelir ve kurumlar vergisinin Türkiye içindeki payı.
8. Diğer refah göstergeleri: Hane başına telefon abone sayısı, borulu su tesisatı bulunan konut oranı.
Aşağıdaki tabloda SİVRİHİSAR”ın bu göstergelerden seçilmiş 15 gösterge açısından bulunduğu sayısal değerler ve bu değerlerle 872 yerleşim birimi arasında kaçıncı sırada bulunduğu görülmektedir. SİVRİHİSAR ilçesi değeri 872 ilçe arasındaki Sosyo-ekonomik Göstergeleri:
Nüfus (kişi) 31.538 (436)
Şehirleşme Oranı (%) 33,48 (580)
Nüfus Artış Hızı (%o) (binde) -15,54 (738)
Nüfus Yoğunluğu (Nüfus/km2) 12 (834)
Nüfus Bağımlılık Oranı (%) 50,77 (680)
Ortalama Hane halkı Büyüklüğü (kişi) 3,79 (752)
Tarım Sektöründe Çalışanlar Oranı (%) 76,75 (390)
Sanayi Sektöründe Çalışanlar Oranı (%) 3,65 (467)
Hizmetler Sektöründe Çalışanlar Oranı (%) 19,60 (451)
İşsizlik Oranı (%) 2,75 (749)
Okur-yazar Oranı (%) 89,71 (178)
Bebek Ölüm Oranı (%o) (binde) 49,53 (200)
Fert Başına Genel Bütçe Geliri (bin TL) 69,304 (238)
Vergi Gelirlerinin Ülke İçindeki Payı (%) 0,00936 (335)
Tarımsal Üretimin Ülke İçindeki Payı (%) 0,15267 (207)
Bu tablo SİVRİHİSAR’ın geri kalmışlığının neden ve sonuçlarına ilişkin birçok ipucu vermektedir.
Okur-yazarlıktaki durum
Bir toplumun gelişmişlik göstergelerinden olmasının yanı sıra, yarına dair ümitleri besleyen bir göstergede okur-yazar insan varlığının oransal fazlalığıdır. SİVRİHİSAR için yapılan tespitlerde okuma-yazma oranının % 89,71 olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu okur-yazarlık oranıyla SİVRİHİSAR 872 ilçe arasında 178. sırada yer almaktadır. Türkiye genelinde okur-yazar oranının son yıllardaki artışla %90’a, gelişmiş ilçelerde ise %95’e ulaştığı düşünüldüğünde ilçemizin bu konudaki ölçütlere yakın olduğu gözlemlenmektedir.
Nüfus azalması ve SİVRİHİSAR’ın Nüfusu
SİVRİHİSAR Nüfus Artış Hızı açısından yıllık binde -15,54 ile nüfusu azalan ilçeler arasında yer almaktadır. Bu oranla nüfus artış hızında 738. sırada yer almaktadır. Bu nüfus azalmasının sebebi ilçedeki geçinme olanaklarının darlığı ve ilçedeki iş sahalarının azlığının yanı sıra, eğitim ve sağlık konularında yaşanan sorunlar sebebiyle uzun bir zamandır insanların ilçeyi terk ediyor olmasıdır. Aynı nüfus azalmasının devam etmesi durumunda, Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağımız ve ülkemizin birçok alanda geldiği noktayı ifade etmesi açısından önemli bir dönüm noktası olan 2023 yılında SİVRİHİSAR’ın şu andaki nüfusunun yaklaşık %40 azalacağı projeksiyonu yapılabilir. Bu durumda 2023 yılında SİVRİHİSAR’ın şehir ve köyler dahil toplam ilçe nüfusunun 18,923 olacağını söyleyebiliriz.
İşsizlikteki durum ve gerçek işsizlik oranı
Yapılan tespitlerde SİVRİHİSAR’ın işsizlik oranı %2,75 olarak belirlenmiş ve bu oranla ilçeler arasında 749. sırada yer almıştır. Ancak bu oranın gerçek işsizliği yansıtmadığı ortadadır. Çünkü SİVRİHİSAR tarımsal yapıya dayalı bir görünüm arz etmesi sebebiyle gizli ve yapısal işsizlik olarak tanımlanan işsizlik türlerinin yoğun olduğu bir ilçedir.
Yapısal işsizlik, üretim araçlarının modernleşmesiyle atıl duruma düşen işsizleri ifade etmektedir. Herhangi bir ekonomik etkinlik alanından bir bölüm işgücünün çekilmesiyle toplam üretim miktarında hiçbir değişme olmaması ise burada gizli işsizlik var demektir. Gizli işsizlikte işgücü çalışır göründüğü halde, gerçekte elde edilmesi gereken verimliliğin altında çalışmaktadır. Örneğin bir çiftçi ailesinde çok küçük arazi ve hayvan varlığına rağmen ailedeki tüm çalışabilir bireylerin kendilerini “çiftçi” olarak tanımlamaları buna örnektir. Bu ve benzer ailelerde bireylerin bazılarının gizli işsiz olduğu açıktır. Bir ekonomide gizli işsizliğin nedeni, daha çok işgücü artışına uygun üretim kapasitesinin oluşturulamaması ve organizasyon yetersizliğidir. Az gelişmiş ilçelerde nüfusa oranla sermaye artış hızı daha düşüktür, bu sebeple gelişmemiş yerleşim yerlerinde dışarıdan müdahale edilmezse gizli işsizlik süreklilik kazanma eğilimindedir.
Yapısal ve gizli işsizleri hesaba kattığımızda SİVRİHİSAR’ın işsizlik oranının %25’ten az olmadığı tahmin edilebilir.
Başkasına Bağımlı Nüfusun Fazlalığı ve Fakirlik Kısır döngüsü
SİVRİHİSAR’ın verileri incelendiğinde anlamlı sonuçlar çıkarmamıza yarayan bir başka veri, ilçede Nüfus Bağımlılık Oranının oldukça yüksek olmasıdır. Nüfus Bağımlılık Oranı, 15-64 yaş grubundaki her yüz kişi için 0-14 yaş grubu ile 65 ve daha yukarı yaş grubundaki kişi sayısını ifade etmektedir. Yani Nüfus Bağımlılık Oranıyla ekonomik açıdan aktif olmayan ve tüketici durumda bulunan yaş grubu oranıdır. İlçemizde aktif olmayan ve tüketici durumda insan sayımızda oldukça fazladır.
SİVRİHİSAR’da Nüfus Bağımlılık Oranı %50,77 olup, bu oran ile Türkiye’de yüksek orana sahip 192. ilçe durumundadır. Nüfus bağımlılık oranı Türkiye genelinde %55’tir. Bir yerleşim yerinin gelişmişlik derecesi arttıkça nüfusun bağımlılık oranı düşmektedir. Buna paralel olarak gelişmiş ilçelerde işgücüne katılım oranı yükselmektedir. SİVRİHİSAR’ın bağımlılık oranının fazlalığı iş imkanlarının azlığı ile birlikte ele alındığında fakirlik kısır döngüsünü oluşturan önemli nedenlerden birisi olarak göze çarpmaktadır.
Akademik ve bilimsel veriler ortada. Geri kalmışlığın üzerine süratle gidilip SİVRİHİSAR’IN makûs talihini değiştirmek için çok acil önlemler alınması gerekmektedir. Gündelik politikalarla, günü kurtarmakla bu işlerin olmayacağına, bilgili, planlı, programlı ve donanımlı insanlarla bu olayı çözeceğimize inanmaktayım. Proje, plan ve programlar uzun vadeli yapılmalı,”SİVRİHİSAR’ı kurtarma projesi” hazırlanmalı, her gelen yöneticide bu binanın inşaatına gerekli malzemeyi partizanlık yapmadan koymalıdır. Ata yadigarı toprakları gelecek nesillere daha verimli ve üretken bırakmak için bugünden bu işlere başlamak gerekmektedir. [/otw_shortcode_content_toggle]
[otw_shortcode_content_toggle title=”8 (SEKİZ) OKKA YOĞURTTAN 9 (DOKUZ) OKKA DARA ÇIKARMAK” opened=”closed”]
Sivrihisar insanının ağzına sakız olan,
—Sivrihisar’ın toprağından çömlek olur mu?
—Övünmek gibi olmasında Sivrihisar’ lıyız,
— Sivrihisar’ lı olsunda çamurdan olsun,
— Araç akar Sivrihisar bakar,
— Kayalar burnumda tüter.
Gibi yazılarımdan sonra hepinizin çok yakından bildiği zaman zaman kullandığımız ama gerçeğini çoğumuzun bilmediği veya yanlış bildiği bize bu tekerlemeyi ithaf edildiğinde,karşılık veremediğimiz “8 (sekiz) okka yoğurttan 9 (dokuz) okka dara çıkartmak” konusunu dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
Teknolojinin ileri olmadığı zamanlarda yoğurt koyma kapları olarak topraktan yapılan çömlekler, bakır kalaylı kovalar veya tahtadan yapılan fıçılar kullanılırdı. Düz mantıkla düşünüldüğünde hepsinin darası içindeki yoğurttan ağırdır.
Tahtadan yapılan kaplar aralıklarından sıvı kaçırma ihtimaline karşı her gece suya yatırılır, yatırılan fıçıların aralıkları su içinde kaldığı için şişme yaparak o ince aralıklar kapatılma yoluna gidilirdi. Geceden ıslatılan fıçılara yoğurt sabah erkenden konarak zamanın ulaşım aracı olan kağnı, at ve eşek arabalarıyla uzun bir yolculuktan sonra Çarşamba günü müşterilerine satılmak üzere Sivrihisar pazarına o zamanki adı ile hepimizin yakından bildiği “Yoğurt Pazarı” getirilirdi.
Yoğurt almak için pazara çıkan Sivrihisar’ lı yoğurdun tadına bakar. Beğendiği yoğurdu almak için pazarlığını yapar ve fiyatta anlaşılır. Omuzdan tartılan kantarla içinde yoğurt dolu fıçı tartılır ve toplam 17 okka gelir. Yanında getirdiği kaba yoğurdu boşaltır. Yoğurdu boşaltılan fıçının darası tartılır ve fıçının ağırlığı 9 okka, içinden alınan yoğurt ise 8 okkadır. Hemşehrimiz parasını ödemiş, alışveriş sonuçlanmıştır.
Bu alışveriş yanlış anlaşılmış olup, zamanla Sivrihisar’lı” 8 okka yoğurttan 9 okka dara çıkarır” şekline dönüşmüştür. Köylümüz veya dışarıdan gelen satıcı vatandaşımız sanki Sivrihisar’ lı hemşehrimize 8 okka yoğurt satmış ta parasını almamış, 1 okka parası da üste vermiş veya borçlu çıkmış gibi anlatılır. Hem yoğurdunu satacak parasını alamayacak, hem de üzerine borçlanıp 1 okka parası verecek. Bu olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir alışveriş yoktur.Olmazda, olamazda. Bunu siz değerli okurlarımın takdirine bırakıyorum.
Bu tekerleme Sivrihisar’a ve Sivrihisar’ lıya yapılan kuru iftiradır. Bu sözü karşımızdakine iyi anlatır ve ikna edersek bu leke ilçemiz üzerinden süratle kalkacaktır.
Sivrihisar’lı zekidir, hesabını bilir, tasarrufludur. Hatta cimri bile derler. Ama köylüsünün ürettiği ürünü bedavaya getirecek, üstüne para alıp, köylümüzü borçlandıracak kadar alçalmaz.
“Sivrihisar sevgisini” ceplerinde değil, gönüllerinde yaşayan “SİVRİHİSAR SEVDALILARI”nı saygıyla selamlar, işlerinizde kolaylıklar dilerim. [/otw_shortcode_content_toggle]
Yorum Yaz