MEDENİYETİMİZİN GÜLEÇ YÜZLÜ BİLGESİ
NASRETTİN HOCAMIZIN SAYFASINA HOŞGELDİNİZ !
Bütün varlıklar içinde sadece insan gülebilir, güldürebilir. Her iki olguyu dünya tarihinde zarif ve seviyeli şekilde bir araya getiren insanların başında gelen Nasrettin Hoca, Sivrihisarlıdır. Her anlamda sıkıntılarla dolu geçen 13. yüzyılın parlayan siması, gülen yüzüdür o.
Nüktenin içine hikmeti de sokan ve bunu büyük bir ustalıkla yapan halk filozofudur o. Kırmadan, incitmeden, küçük düşürmeden, eğip bükmeden söyleyeceklerini ince bir dille direkt olarak muhatabına aktarır. O da Yunus Emre gibi toplumun içinde ve her zaman onunla birliktedir.
Bazen kelime oyunlarına başvurarak; bazen zekâ parıltılarıyla bizi şaşırtarak; bazen de sıra dışı davranış ve sözlerle bizi güldürür. Hoca, geçen zaman içerisinde Türk halkı tarafından o kadar sevilmiştir ki sözleri daha sonra deyimleşmiş ve hatta atasözü özelliği kazanmıştır.
Hocanın fıkralarına bir örnek: Hoca bir yolculuğunda kötü hava yüzünden ister istemez eski bir handa konaklamak zorunda kalır. Gece bir fırtına, bir kıyamet çıkar ve kaldığı odanın her yanından ayrı ayrı garip sesler ve gıcırtılar gelmeye başlar.
Yel estikçe gıcırtılar ve sesler çoğalır. Hoca korkudan dayanamayarak hancıya gider ve durumu anlatır. Hancı çok pişkindir:
-Bir de Hoca olacaksın, der, bilmez misin her yaratık kendi diliyle Allah’ı zikreder.
-Biliyorum, der Hoca, biliyorum ya asıl bundan korkuyorum işte, ya zikrede zikrede coşar, cezbelenir de secdeye kapanıverirse!