Milli Mücadele Gizli Bir Kahraman
Tarih kitaplarında kendine hak ettiği yeri ve değeri bulamayan Mülazım (Teğmen) Ahmet Hamdi Efendi en az bir Hasan Tahsin, bir Maraşlı Sütçü İmam, bir Antepli Şahin Bey kadar hayırla yâd edilmeyi hak eden vatanperver bir kahramandır.
Mülazım Ahmet Hamdi Bey, (H-1316) 01 Temmuz 1900 tarihinde Eskişehir İlinin Sivrihisar ilçesinde dünyaya gelmiştir. Babası Halil İbrahim Efendidir. Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’na katıldığı yıllarda, 1914’te Eskişehir Muallim mektebinden mezun olmuş, 5 Mart 1918’de ise İstanbul İhtiyat Zabiti Talimgahını (İstanbul Yedek Subay) Okulunu bitirmiştir. Daha sonra ise 9. Orduya bağlı 15. Fırka 38. Alay 2. Bölük takım komutanlığına sevk edilmiştir. O tarihlerde Samsun ve çevresinde Pontus Rum Çeteleri ortaya çıkmış ve buradaki Türkler üzerinde baskılarını iyice artırmaya başlamışlardır. Bu bölgede yaşayan Türklerde kendilerini savunmak durumunda kalmış ve kendi imkanlarıyla güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Bundan dolayı İngilizler Mondros Mütarekesinin 7. Maddesine dayanarak. 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a 200 kişilik askeri birlik çıkarmışlar, bir müfrezede Merzifon’a göndermişlerdi.
İstiklal Savaşı öncesi, çoğu Rum olmak üzere, 50-60 kadar çete, Samsun Sancağı içinde, huzur ve asayişi kökünden sarsmıştı. Bölgedeki Rum halkının bu durum karşısında sevinç gösterilerinde bulunması ve hatta taşkınlık yapacak kadar ileriye gitmesi üzerine ilk tepki, 17-18 Mart 1919 gecesi, Samsun’daki Türk Birliğinden geldi. 15. Tümen Makineli Tüfek komutanı olan Ahmet Hamdi Bey memleketin düşman istilasına uğradığı endişesiyle isyan eder ve bir makineli Tüfek ve bir gurup askerle 17-18 Mart 1919 gecesi dağa çıkar. Ahmed Hamdi Beyin 17 Mart 1919 gecesi Samsun dağlarında attığı ilk kurşun aslında Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesinin başlama kıvılcımını dolaylı da olsa ateşlemiş oldu.
Ahmet Hamdi Bey, Mahmur Dağı’na doğru Rum çetelerinin üzerine yürür. Türk subayının bu davranışı diğer Türk askerlerine ve Türk milletine örnek olmuş ve güç vermiştir. Bu durum karşısında Rum Pontus çetelerinin liderleri İngilizlerden güvenliklerinin sağlanması konusunda yardım isterler. İngiliz Yüksek Komiserliğinin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikayetleri artar. İngilizler dikkatlerini bu bölge üzerinde yoğunlaştırır, 19 Mart günü Samsun açıklarında bekleyen İngiliz gemisinden şehre 100 asker çıkarırlar.
Ahmet Hamdi Bey İngilizler tarafından Osmanlı Hükumetine şikayet edilir. İngilizler Teğmenin yakalanmasını ve cezalandırılmasını isterler. Buna gerekçe olarak da bölgedeki Rum halkının can ve mal güvenliğinin kalmamasını gösterirler. Mülazım Hamdi Bey olayından sonra İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti üzerinde baskıları artar ve Osmanlı Devletine bir nota verilir. “Samsun ve çevresindeki Rum köyleri her gün Türklerin saldırısına uğramaktadır. Onların emniyet ve huzurunu temin etmek insanlık borcumuzdur. Eğer siz bu konuda aciz iseniz bu vazifeyi biz üzerimize alacağız.”
Bu durum Türklerin soykırım yaptıkları şeklinde duyurulur. İtilaf devletleri Samsun ve çevre köylerine Türk çetelerinin saldırdığını hükumetin güvenliği sağlamaması halinde bölgeyi işgal edeceklerini bildirmesi üzerine 30 Nisan 1919’da 9. Ordu Müfettişliği’ne Mustafa Kemal atanır ve 19 Mayıs 1919 da Samsuna varır. Mustafa Kemal 22 mayısta İstanbul hükumetine ilk raporunu verir. Raporda: “İngiliz kıt’asının Samsuna çıkması üzerine, memleketin yabancı istilasına uğradığı hissine kapılan ve Rum taşkınlıklarına kızan, 15. Tümen makineli Tüfek Subayı Ahmet Hamdi Efendi Rum çetelerinin Türk köylerine ve halkına yapmakta oldukları zulüm ve tecavüzlere üzülerek bir makineli Tüfek ve emrindeki askerlerle 17-18 mart gecesi dağa çıkmıştır.” diye belirtmiştir. Bu rapordan sonra Mülazım Ahmet Hamdi Bey 25 kasım 1919 da terhis edilmiştir. Milli Mücadeleye ise 22 mayıs 1919 tarihinde, 15. Tümen, 38. Alay 3. Tabur 11. bölüğe iltihak ederek katılmıştır. Sakarya ve İstiklal Savaşının her safhasında onu cephede görmekteyiz.
İstiklal Savaşındaki başarılarından dolayı kendisine TBMM tarafından 26 Şubat 1926 da 2096 sayılı beratla kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Kahramanımız askeri alandaki başarısını sivil hayatına da taşımış İstiklal harbinden sonra İzmir’e yerleşmiş, subay maaşlarından yaptığı birikimlerle kendisine Buca ilçesi Kızılçullu Semtinde bir bakkal dükkanı açmıştır. Ticaret hayatına bir bakkal dükkanıyla atılmasına rağmen ilerleyen zamanlarda şirket kuracak düzeyde bir ilerleme kaydetmiştir. İşlerini büyütmek için iş yerini Anafartalar Caddesi’ne taşımış, işini perakendecilikten toptancılığa çevirmiştir.
II. Dünya Savaşının çıkması üzerine ihtiyat olarak askere çağrılmış, 324. Alay 1. Tabur , 2. Bölük komutanı olarak Ağustos 1942 de ordudan tekrar terhis edilmiştir.
Ahmet Hamdi Beyin kahramanlığını genel kurmay başkanlarımızdan Fevzi Çakmak Paşa’nın anılarında da görmemiz mümkündür. Ayrıca Selahattin Selek “Anadolu İhtilali” adlı eserinde “Türk makineli tüfek birliğinden Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Hamdi Bey adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması ve istiklal savaşının ilk fitilini ateşlemesi ve ilk direnişi göstermesi bakımından çok önemli bir olaydır.” demiştir. Yine Kamuran Gürün “Savaşan Dünya ve Türkiye” adlı eserinde “Ahmet Hamdi Beyin yaşanan olaylar karşısında dağa çıkarak, İngilizlere nota verdirmesine Mustafa Kemal’in görevlendirilmesine Kurtuluş savaşının dolaylı da olsa başlamasına sebep olmuş oluyordu.” ifadelerini kullanmıştır.
İstiklal savaşının en önemli kahramanlarından biri olan ve Milli Mücadelede oynadığı aktif rolle istiklal fikrinin fitilini ateşleyen Ahmed Hamdi Bey 22.02.1992 Tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuştur, İzmir Balçova Mezarlığına defnedilmiştir.
Evet, Mülazım Ahmet Hamdi Bey Hakkın rahmetine kavuştu ancak cesareti ve fedakarlığı ile Türk halkına örnek oldu ve istiklal savaşının ilk kıvılcımını ateşledi. Milli Mücadelenin kazanılması yolunda ilk adımlardan birini atmış oldu. Vatan, millet, bayrak ve mukaddesat uğrunda canları ve kanlarıyla mücadele eden ecdadımızın yaptığı fedakarlıklar bazen tüylerimizi diken diken edecek mesabededir.
Bu kahramanlardan Sivrihisarlı Mülazım Ahmet Bey de Türk’ün genlerinde var olan İstiklale susamışlığın o dönemdeki bir sembolü olarak dağlara çıkmış ve işgalci güçlere tepkisini Samsun dağlarından vermiştir.
Milli Mücadele kahramanımız Mülazım Ahmet Hamdi Efendiye bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
***
Atatürk Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Ayşe Yılmaz‘ın Ekim 2015’te Sivrihisar Sempozyumunda sunduğu yazının özeti.
Ayrıca, yazının hazırlanmasında emeği geçen Yazar Necmi Günay Bey’e teşekkür ederiz.
Yorum Yaz