Kim Kime Misafir –
Derviş’in biri yola çıkar. Dere tepe düz gider, kuş uçmaz kervan geçmez bir yere gelir. Kuraklık ve kıtlığın hüküm sürdüğü bu yere daha adım basar basmaz bardaktan boşanırcasına yağmur yağar.
Misafir edildiği evde kuru yavan konulan yemek misafirin bereketiyle tadına doyum olmayan ve bitmeyen şahane bir yemeğe dönüşüverir. Yedikçe artar eksilmez. O akşam hane halkı doya doya yerler. O güne kadar kıtlıktan, yokluktan dolayı sofradan aç kalkan hane halkı karınlarını tıka basa doyurmuşlar.
Ertesi gün in cin top oynadığı çarşıya gider. Bizim dervişin çarşıya gelmesiyle bir anda canlanır, hareketlenir. Müşterisizlikten sinek avlayan dükkâna girince ne olup bittiği anlaşılmadan müşterilerle dolup taşar. Bizim derviş o kuraklık ve kıtlıktan kırılan yere bereketiyle gelir ve o beldeye bereketle bolluk getirir.
İşte Peygamber Efendimizin (S.A.S) “Misafir, rızkıyla gelir, ev sahiplerinin günahlarının affedilmesine vesile olarak çıkıp gider.” (Aclûnî, 1/88, 2/36) buyurduğu ve atalarımızın da bu hadisten ilham alarak “Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır.” söyledikleri gibi derviş orayı bereketlendirmiştir.
Tabii bu duruma sevinenler de sevinmeyenler de olur.
Dervişin geldiğine sevinmeyenler dervişe “Niçin geldin? Başımıza dert açtın.” gibi sözler söylerler. Halkın bir kısmı da dervişi evinde misafir etmek için birbirleriyle yarışırlar. Sonunda derviş gider. Dervişin gitmesi ile de oradan bereket kalkar. Bu sebeple dervişi sevmeyenlerin ve evlerinde misafir etmeyenlerin evinde kıtlık olur.
Dervişi canla başla evinde misafir edenlerinse bereket devam eder. Dervişin ayrılmasına sebep olanlar, dizlerini dövmeye başlarlar. “Eyvah Biz hata etmişiz” derler ama iş işten geçmiştir.
Evet misafir rızkı ile gelir. Geldiği yeri bereketlendirir. Eğer iyi karşılanırsa gönlü hoş edilirse gittiğinde dahi onun bereketi devam eder. İçinde bulunduğumuz günlerde ağır bir misafiri karşılamak ve ağırlamak için tatlı bir telaşa düştük. Misafirimizi heyecanla bekliyoruz.
Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan
Bu misafirimiz on bir ayın sultanı, rahmet, bereket ve feyiz ayı, mağfiretin ve affın doruğa çıktığı, gönüllerde merhametin yumak yumak çoğaldığı, kalplerde ibadet neşesinin arttığı Kur’an’ın indiği mübarek Ramazan ayıdır. Önce kalplerimize misafir olur sonra evlerimize, sokaklarımıza ve çarşı pazarımıza misafir olur.
Ramazan misafir olarak gelir. Bizleri bereket ve rahmet yağmuruyla ıslatarak bereketini, rahmetini bırakıp gider. Tabii Ramazan’ı misafir olarak karşılayıp biz de ona misafir olursak. Ramazan bize nasıl misafir olur? Biz Ramazan’a nasıl misafir oluruz?
Ramazan ilk önce kalplerimize misafir olur.
Ramazan’ın rahmeti ilk önce gönüllerimize iner gönüllerimizi Kalplerimizi günahlardan temizleyip on bir ay gaflet uykusunda günahlardan kaskatı olmuş, kasvet bağlamış olan o kalplerimizi, gönüllerimizi tövbe ederek arındırırız. Ramazan’ın rahmetinin yansıması olan merhameti gönüllerimizde açığa çıkartırız.
Gönüllerimize rahmetin yansıması demek Allah’a ibadet etmek, “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” ayetinde görüldüğü üzere Ramazan’da inen ve Ramazan’a kutsiyet veren yüce kitabımız Kur’an’ı bol bol okumak, oruç tutarak dilimize nefsimize hâkim olmak, dilimizde yalan, kötü söz, gıybet yerine Allah kelamı ve güzel sözlerin hâkim olmasıyla Ramazan kalplerimize, gönüllerimize, bedenimize misafir olur.
Bunların akabinde kalplerimizde tam bir samimiyet ve ihlasla Ramazan’a yakışır bir şekilde günahlardan her türlü kötülükten, fitneden, fesattan uzak dostlarla muhabbetle geçirirsek biz de Ramazan’a misafir olmuş oluruz.
Ramazan kalbimize misafir olduktan sonra evimize, sokak, çarşı pazarımıza ve mahallemize misafir olduktan sonra onlar da Ramazana misafir olurlar. Bu birbirlerine misafir olmayı gelecek yazımızda anlatalım inşallah. Hayırlı Ramazanlar!
Mesut AKDAĞ
Yorum Yaz