Kalbi canlı kılan şey, içindeki Allah sevgisidir. Kalbin içine bir başka sevgi girdiğinde Allah o kalbi terk eder. Çünkü kainattaki en izzetli sevgi Allah sevgisidir. Allah Teâlâ, geçici sevgilerle ve sevgililerle aynı ortamda bulunup, izzetine halel getirmemek için o kalbi (insanı) terk eder. Allah tarafından terk edilmiş olan kalp ölür.
Bazı insanlar günah işler ama hemen akabinde pişman olur tövbe ederler. Bazı insanlar ise çok büyük günahlar işlese dahi içlerinden tövbe etme hissi gelmez. Dili tövbe etmeye varmaz. Kişinin canı tövbe etmek istemez yada tövbe etmek o kişinin aklına bile gelmez. İşte bu kişilerin bedenleri yaşasa da, manen ölüdürler.
Nasıl ki ölü bir kişinin kolunu bacağını kesseniz, gıkı çıkmazsa, kalbi durmuş bir insanında gıkı çıkmaz. Allah tarafından terk edilmiş olan insan, manen öldüğü için Allah tarafından terk edilmiş olması onu hiç rahatsız etmez. Çünkü terk edildiğini bile hissetmez. Bu yüzden dili dönmez ve tövbe edemez.
Üzülerek ifade edeyim ki, şu anda yeryüzündeki insanların yüzde sekseni ölüdür. Çünkü herkesin kalbinde muhakkak Allaha eş tutulan bir sevgi mevcuttur ve Allah izzetini ayaklar altına aldırmamak için, içinde başka sevgi ve sevgili barındıran kalpleri terk etmiştir. Allah tarafından terk edilen insan ise zaten ölüdür.
Çokça tövbe istiğfarda bulunun.
Bazen ibadet ile açılmayan kapılar, çokça tefekkür ve çokça tövbe istiğfar ile açılır. Bir çizelge tutun ve 40 gün boyunca sabah akşam, canı gönülden hem kendiniz hem de 7 zürriyetiniz için tövbe istiğfarda bulunun. Fırsat buldukça da sadaka verin. Farkı fark edeceksiniz bi-iznillah…
Sadaka vermek bir insanın kendisine ve yedi göbek zürriyetine yaptığı en büyük jesttir. En güzel kıyaktır fakat insanlar sadaka verirken, zaman zaman da Muhammed ümmetinin günahlarına kefaret, gelecek olan kaza ve belalara karşı kefaret olması niyetiyle verirse, hem tüm insanlığın hayrı, hem de kendi hayrı için bir çok güzel bir iş yapmış olur. Allah katında makbul olan bir iş işlemiş olur.
Kainatta alma verme dengesi denen bir denge vardır. Bu dengenin bozulmaması için herkes aldığı kadarının en azından bir kısmını vermek zorundadır. Elde edilen şeyin cinsi neyse, verilen şeyin cinsi de o olmalıdır. Eğer öğrendiğin şey veyahut da feyz aldığın şey ilim ise, aktarman gereken şey de ilimdir. Eline geçen şey maddi bir varlıksa, aktarman gereken şey de maddi bir varlık olmak zorundadır. Her şeyin taksimi cinsi iledir.
Yeryüzündeki tüm insanlar akın akın İslam’a koşuyorlar. Avrupa’da Müslüman olmak için camilere koşanların sayısı azımsanamayacak kadar çok. Siyonist Yahudilerin medya yoluyla pompaladıkları islamofobi akımı çöktü. Şu anda tüm insanlık alemi, kendisine karşı tek bir düşman oluşum görüyor, bunun adı da Siyonizm.
Allah yeryüzündeki bu değişim için Filistin halkını görevli kıldı. İnsanlara gerçek düşmanlarının kim olduğunu göstermek için, siyonların karşısına Filistin halkını dikti.
Onların dik duruşları, zulme rağmen “Allah en güzel vekildir. Ondan geldik ona döneceğiz” diye dünyaya seslenişleri tüm dünya insanlarının kalplerine dokundu ve bu kelebek etkisi artarak, katlanarak devam ediyor. Şerrin içindeki hayra ELHAMDÜLİLLAH.
Yorum Yaz