İsrail Zulmü ve Yahudiler
Semavi Dinler,
Yeryüzünde üç büyük İlâhî din vardır: İslâmiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik. Bunlardan en eskisi Yahudiliktir. Sonra Hristiyanlık, en sonda İslâmiyet gelir. Son hak din İslamiyet’le birlikte Yahudiliğin de, Hristiyanlığın da hükmü ortadan kalkmıştır. Bununla beraber gerek Hristiyanlık, gerekse Yahudilik günümüze kadar yaşamıştır. Dünyada her iki dinin de pek çok mensubu vardır. Her iki dinin mensupları da dünyanın idaresinde mühim rol oynamaktadır.
Tarih Aynasında Yahudiler ve İsrail Zulmü
Yakup A.S ve Yusuf A.S zamanında başlayan, Musa A.S ve İsa A.S ile devam edip İslamiyet döneminde de çıkarttıkları fitne ve fesatlardan dolayı yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde Yahudilerden bahsedilmiş, ayrıca Peygamberimiz (SAV) ile Yahudiler arasında pek çok hadise geçmiştir.
Tarihleri boyunca yaptıkları fitne ve fesat yüzünden Allah da onları her seferinde cezalandırmıştır. Bir çok ülkede mallarına el konuldu, kitleler halinde sürgün edildiler. Bu verilen cezaların sayısı bir hayli fazladır. Yahudiler, en son olarak 1940’lı yıllarda Almanya’da Hitler tarafından şiddetli bir şekilde cezalandırılmıştır. Her cezadan sonra olduğu gibi, Allah yine onlara mühlet vermiş. Günümüzden 70 yıl önce diğer ülkelerin de yardımıyla sancılı da olsa Filistin topraklarında küçük bir devlet kurdular.
Burada zihinlere Yahudilerin yakın zamanda niçin tokat yemedikleriyle ilgili bir sual geliyor. Bediüzzaman Hazretleri böyle bir suale verdiği cevapta şöyle diyor:
“Yahudi milleti hayat ve dünya sevgisinde aşırı gittikleri için her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeğe müstahak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde, hubb-u hayat ve dünya-perestlik hissi değil, belki İsrail oğulları peygamberlerinin mezaristanı olan Filistin o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle bir cihette bir ehemmiyetli millî ve dinî his olmasından çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.”
Evet Yahudilerin çabuk tokat yememelerinin mühim bir sebebi Filistin meselesinde hayat ve dünya sevgisiyle değil, dinî ve millî hislerle hareket etmelerindendir.
Diğer taraftan Yüce Rabbimiz “Müslümanlar kardeştir” hakikatini unutup birbirlerine düşman olan, birbirlerinin kanını emen milyonlarca Arabı, sayıları pek az olan Yahudilerle cezalandırdığı da unutulmamalıdır.
Evet, Cenabı Hakkın, vaadi açıktır, onlar fesada dönerse, kendisi de cezaya dönecektir. Kıyamete kadar da onlara eziyet edecek kimseler musallat edecektir, içinde yaşadığımız bu yıllar vaat edilen cezanın yaklaştığı yıllardır. Çünkü İsrail Devleti Filistin halkı üzerine kadın, çocuk, yaşlı demeden zulüm ve ölüm kusmaktadır. Öyle ise Cenabı Hakkın nimetlendirdiği Yahudiler bu fesatlarının ve zulümlerinin cezasını pek yakında çekeceklerdir.
Bunun çabuklaşması Yahudilerin zulümlerine devam etmeleri, Arapların dinimizin kesin olarak yasakladığı tefrikayı bırakıp kardeşliğe yönelmeleri, İslamiyet’e sarılmaları, başlarındaki diktatörlerden kurtulmaları şartına bağlıdır. Araplar şuurlanırsa Yahudiler zillet tokadını pek çabuk yiyeceklerdir. Bunun korkusu kalplerine düşmüştür. 1991 yılında şahit olduğumuz Körfez Savaşında savaşa girmedikleri halde Irak’ın attığı Scud füzeleriyle can ve mal kaybına uğradıkları halde misillemede bulunamamaları ve sineye çekmelerinin sebebi de işte bu korkuydu. 1
Kur’an Yahudileri Lanetliyor
Buraya kadar ayet-i kerimeler, hadisler, peygamberler tarihi ve İslam tarihi ışığında Yahudileri ele aldık. Yahudilere lânetler yağdırıldığı ve kötülendiği ayetlerden bazıları: *
“O Yahudilerin üzerine, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, bir zillet ve hakaret damgası vurulmuştur. Ancak, Allah’a iman edip Onun dinine yapışmak veya insanlardan bir ahde sarılıp onlara tabi olmayı kabul etmekle bu damgadan kurtulabilirler. Onlar Allah’tan bir gazaba uğramışlar, sefaletle ve aşağılanmakla damgalanmışlardır….”
“Bu da onların Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve peygamberlerini haksız yere öldürmeleri yüzündendir. Çünkü isyan etmişler ve hadlerini aşmışlardır.”
“Allah’ın ayetlerini inkâr edip peygamberleri haksız yere öldüren ve insanlardan da adâletle emredenleri katleden kimseleri pek acı bir azapla müjdele. Öylelerinin sevap umdukları amelleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Onları Allah’ın azabından kurtaracak hiçbir yardımcıları da yoktur.”
“Onlar, İsa’yı inkâr etmeleri, Meryem’e pek büyük bir iftirada bulunmaları ve ‘Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı biz öldürdük’ demeleri sebebiyle de lânete uğramışlardır. Onu ne öldürdüler, ne de astılar, fakat başkası ona benzetildi de onu öldürdüler….”
“Yahudiler İsa’yı öldürmek için hile yaptılar. Allah da onları kurdukları tuzağa düşürdü ve İsa diye kendilerinden birini öldürttü. Allah hileyi hile ile cezalandıranların en hayırlısıdır.
“O vakit Allah buyurdu ki: ‘Ey İsa! Seni, ecelin geldiğinde öldürecek olan Benim. Seni ben semaya yükselteceğim. Yahudilerin suikastından tertemiz kurtaracağım ve sana uyanları Kıyamete kadar seni inkâr edenlere üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz Bana olacak ve ihtilâfa düştüğünüz meselede hükmü ben vereceğim.”
Tahrif Edilen Tevrat
Sapıkça bir üstün ırk anlayışıyla şeytani emir ve doktrinleri ilahi Tevrat’a büyük bir ustalıkla monte eden Haham Nassi Juda, böylelikle bir Yahudi’nin günlük hayatından ömrünün sonuna kadar geçireceği yaşantıyı planlayan Talmud’u meydana getirdi. Bu Talmud emirleriyle binlerce yıllık Filistin topraklarında haksızlıkla kurdukları İsrail devleti, vaat edilen topraklar inancını yerine getirmek ve “Büyük İsrail Devletine” kavuşma hayaliyle zulümlerine devam etmekteler.
Yahudiler ve Siyonizm
Günümüzde Yahudilerin, Judaist – Evangelist (Hristiyanlığın Yahudi’ye hizmeti din gibi kabul eden sapkın bir mezhep) Hristiyan misyonerler üzerinden yürüttükleri Siyonizm’in “Tek Dünya İmparatorluğu” planının dört ayağından İstanbul ayağı bugünlerde Papa Benedict üzerinden yürütülüyor.
1- Kudüs – İsrail: Dünya hâkimiyetinin planlama ve koordinasyon merkezi
2- New York – ABD: Dünya mali ve siyasi güç merkezi
3- Londra – İngiltere: Dünya altın borsası
4- İstanbul – Türkiye: Balkanlar, Avrasya, Ortadoğu Dünya enerji ve jeo-strateji merkezi
İsrail’in Orta Doğudaki hâkimiyetini kayıtsız şartsız devam ettirebilmek için bu bölgede yegâne söz sahibi olan Türkiye’nin susturulması lazımdır. İsrail’in bunu tahakkuk ettirmesi için milli hedefi şüphesiz Türkiye olacaktır.
Yahudiler bütün dünya milletleri içinde çok kuvvetli bir beşinci kola sahiptirler. Adeta suni Yahudi denecek kadar Siyonist emellere hizmet eden ve böylece kendilerine sadık olarak kurdukları beynelmilel Masonluk teşkilatı sayesinde bulundukları memleketlerin iktisadi hayatına ve önemli mevkilere hâkim olup o memleketlerin iç siyasetlerinde söz sahibi olmak istemektedirler. 2
Bunlardan başka, Ülkemizde Yahudi Türkler ‘den gizli ve esrarlı bir cemaat olan Sebataycılar da bulunmaktadır. Sebataycılara Selânik Dönmesi ve Avdeti isimleri de verilir. İki kimlikli, iki dinli vatandaşlarımızdır. Zahiren Türk ve Müslüman görünürler, asıl gerçek kimlikleri ise, Sabatay Sevi’nin izinde Yahudilik ve Museviliktir.
İslam dini ile ve Müslüman çoğunlukla savaş halinde bulunan birtakım Sabataist yazar, aydın, akademisyen ve politikacı vardır. Bir iddiaya göre ülkemizde bir milyon’dan fazla Yahudi kökenli Türk bulunmaktadır. Bunlardan biride buram buram Türklük kokan Tekin Alp takma adıyla Türkçülük, Türk milliyetçiliği ve Atatürkçülük propagandası yapan ve “Kahrolsun Şeriat” başlıkları atan Moiz Kohen ‘dir.3
Bir hadis meali: “Müslümanlarla Yahudiler arasında çok kanlı bir savaş olmadıkça Kıyamet kopmaz. O savaşta Müslümanlar Yahudileri tamamıyla kırıp öldürürler. Hatta bu kırıp öldürme o dereceye varır ki, bir Yahudi taş veya ağaç arkasına saklansa, o taş veya ağaç ‘Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! Şu arkamdaki kişi bir Yahudi’dir. Gel onu öldür’ diyecek olmasın. Bundan sadece Gargat ağacı müstesnadır. Çünkü o Yahudi ağacı nev’indendir.”
***
*Not: Masum ve dürüst Musevi insanları müstesna tutuyoruz.
Kaynaklar:
1- Tarih Aynasında Yahudiler – İsmail Mutlu
2- Cennete Açılan Kapı Ayasofya – Hakan Yılmaz Çebi
3- Yahudi Türkler – Mehmet Şevket Eygi
Dünya Haberleri
Yorum Yaz