Her şeyde bir hayır vardır.
Öncelikle şunu arz edeyim: Bizim mübarek davamızın “iflâh olmaz / tedavi kabul etmez” düşmanları, bu yazımın kastı ve çerçevesi hâricindedirler. Onlara lâf-söz işlemez; “ümitsiz vakadırlar. “Son duraklarına” kadar dört nala gitsinler, yolları da açık olsun!
Bendeniz, fikriyat itibariyle “bizden olan” insanlarımızdan bahsediyorum.
31 Mart 2024 Mahalli seçimlerinde, emeklilerin, EYT’lilerin ve muhafazakâr insanlarımızın büyük bir kısmının, sandığa gitmedikleri, sandığa gidenlerin de, tercihlerini başka partilerden yana kullandıkları anlaşılıyor.
Bu insanların, bugüne kadar destekledikleri AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na, bu son seçimlerde, böyle bir “tavır almalarının”, başta ekonomik olmak üzere, pek çok sebebi var. Bunları şimdi burada tadat edersem, bu yazı çok uzar. Esasen, hepimizin de malumu olan şeyler.
Bendeniz, “bundan sonrası için” ilk yapılacak olan şeye dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle, sükûnet. Ve, ağzımızdan ve kalemimizden ve klavyemizden çıkanlara “dikkat”
Kızdığımız insanlara hakaret etmek, tekme atmak, yıkmak, düşürmek, en kolay olan yoldur. Fakat bunu yaptığımız zaman, kazanacağımız şey, sadece kin ve nefret olur. Gücünün yettiği ilk anda, o da bizi düşürmeye çalışır.
31 Mart 2024 Mahalli seçimlerinde cumhur ittifakına oy vermeyen ve hatta seçime bile iştirak etmeyen insanların büyük bir kısmı, gene de vicdani kanaat, fikriyat ve zihniyet olarak bizim cenahtandırlar. Şu veya bu sebeplerle, bu seçimde bizden (AK Parti’den ve MHP’den) desteklerini çektiler.
Böyle bir irade göstermelerinin, aslında bizzat kendilerinin de hem ahiretlerine ve hem de dünyalarına çok zararları oldu amma, onlar “maliyeti ne olursa olsun” diyerek, bize bir mesaj vermek istediler.
Bizim yapmamız icap eden şey, hürmeti ve muhabbeti elden bırakmadan, adâlet ve samimiyetle bu mesajı okumak ve icabını da yapmaktır.
Cumhurbaşkanımızın, seçim gecesi yaptığı konuşma da, tam olarak böyle “efradı câmi, ağyarı mâni”, ihata edici ve şefkat ve merhamet ve muhabbet dolu idi.
AK Parti’ye gönül vermiş ve bayraktarlığını, Recep Tayyip Erdoğan gibi “fedai / mücahit” bir yiğidin yaptığı bu mübarek “İlâyı Kelimetullah Davasını” en iyi ve en kuvvetli bir şekilde, bu partinin yaptığına ve yapacağına inanan insanlar olarak bizlerin de yapmamız icap eden şey, o kırgın ve küskün insanlara, “ne hâliniz varsa görün” demek değildir.
Hele hele, hakaret etmek, hiç değildir. Vurursunuz, acısı geçer; amma, “dil yâresi”ni tedavi etmek kolay değildir. Bu insanları tahkir ve istiskal edersek ve bir tekme de biz vurursak, düştükleri yerde kalırlar ve bir daha da yanımıza gelmezler. Halbuki bizim yolumuz, mesleğimiz, meşrebimiz “hakaret etmek, tekme vurup uzaklaştırmak” değil.
“Gel kardeşim, sen bizdensin ve bizimsin. Niye küstüğünü, kırıldığını, incindiğini, gücendiğini biliyoruz. Bunları telâfi etmek, gene bizim işimiz. Senin bizden ayrı durman, düşmanlarımızın işine yarıyor, onları kuvvetlendiriyor ve cesaretlendiriyor. Eminiz ki, bu durum senin vicdanını da rahatsız ediyor.
Biz mesajı aldık, inşallah icabını da yapacağız. Senden vazgeçmiyoruz ve terk etmiyoruz. Seni bırakırsak, hem sen kaybedersin, hem de biz kaybederiz.” diyerek, hem gönlünü almak ve hem de kazanmaya çalışmaktır.
Kıymetli dostlarım, her şeyde bir hayır vardır; olan ‘da hayır vardır. Bugün bize ağır gelen ve üzen şeyler, zamanla nice hayırlara müncer olacak inşallah.
Bu seçimlerdeki mağlubiyetimiz, 2028’deki genel seçimleri ve 2029’daki mahalli seçimleri, çok güçlü zaferlerle kazanmamıza vesile olacak inşallah. Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.
Rasim Duman
Emekli J. Ord. Astsubay
02 Nisan 2024 – Kayseri/Pınarbaşı
Yorum Yaz