Hayal Alemi – Alem-i Misal –
Gerçekten bir hayal âlemi mi var? Evet ama o âleme girebilmek o kadar kolay değil. O âlemin etrafı yüksek duvarlarla çevrili, üstelik acayip görkemli kapılarla, büyük kilitlerle kilitli kapılar çok ağır. İlham melekleri sizlere yardım etmezlerse onları açmanız imkansız yani. Hayal âleminin şiir, söz, öykü, roman, hikaye bölümlerine hadi neyse girilir de ya icat, buluş bölümlerine girebilmek bir hayli zor olsa gerek.
Orası gerçekten tam olarak anlatılması güç bir yer, oraya girenler orasını görenler farklı anlatıyorlar. Ben de hayal âleminden derleyerek çalışmalar yaptığıma göre orasını sizlere az da olsa anlatabilirim. Biliyorum, benim anlatımlarımda çok eksik diyenler çıkacaktır. Onları da sizler bir araya geldiğimizde bana anlatırsınız.
Bana göre hayal âlemine insanların birçoğu girdiler. Kıyamete kadar girecekler. Güçlerine, akıl kapasitelerine göre yapmak, yazmak, çizmek, icat, buluş… daha neleri istiyorlarsa hayal âleminin o bölümlerinden ilham meleklerinin yardımı ile arar, bulur, alırlar. Sonra da onları bir araya getirerek buluşlarını, eserlerini insanlara sunarlar, ortaya koyarlar, doğru mu?
Oraya girerken imtihan edilmiyorsunuz. Doğuştan yeteneklerimiz vardır ya o devreye giriyor. Orada neler arıyorsanız, o bölümlerin kapılarını ilham melekleri sizlere ardına kadar açarlar. Aradıklarınızın hepsi raflarda dizili, çekmecelerde gizlidir. İlham meleklerinin yardımı ile, hayal gücünüzle, istediklerinizi oradan delersiniz. Sonuçta onları yazmak, dizmek, çözmek, sıralamak size düşer.
Neden bilim adamları, şairler, yazarlar, ressamlar, düşünürler bir farklı bizleri yaradan Allah (c.c) vücut yapılarımızı, beyinlerimizi, yüreklerimizi, akıllarımızı farklı yaratmıştır.
Orada hiç elektronik teknolojiye rastlamadım dostum. Tuşlara basıp herhangi ekranlarda bir şeyler aramıyorsunuz, göremiyorsunuz. Neler isteniliyorsa ilham meleklerinin yardımlarıyla bulabiliyor, bir araya getirebiliyorsunuz. Onların yardımları olmasa bir hiçsiniz. Çok zorlanırsınız, güzel şeyler bulamaz, dolayısıyla alt alta, üst üste, yan yana yazamaz, dizemez, çizemez, boyayamazsınız.
Bana göre hayal âlemi mevsimi hiç kışı olmayan, dünyadaki bazı ülkeler gibi. Hayal âleminde gökyüzüne yükselen raflar, sayısız çekmeceler var. İlham melekleri olmasa istediğiniz raflara ulaşamıyor, çekmecelerini ise çekemiyorsunuz. Yemin ederim, her şeyi bunların yardımlarıyla yapabiliyorsunuz, söylediğim gibi, sonra da yazıyor, çiziyor, anlatıyor, formüllerinizi alt alta, üst üste dizebiliyor, tablonuzu boyayabiliyorsunuz. Hayal âlemi bana göre dünya batıncaya kadar insanların bulacakları, yazacakları, yapacakları şeylerle dolu, hem de hiçbir zaman tüketilemeyecek, tükenmeyecek şekilde tıka basa.
İnsanlar yaratıldıktan bu yana yazmış, çizmiş, bulmuş veya boyamış, yapmıştır. Bitmiş olan bir şey vardır. Her geçen gün daha güzel şeyler yazılıp çizilmiyor mu, yapılmıyor mu, bulunmuyor mu?
Hayal âleminin kapılarına kadar gelebilir, onlara yaslanabilirsiniz ama, ilham meleklerine kendinizi sevdirmemişseniz, ilham melekleri müsaade etmez veya yardım etmezlerse, içerisine giremezsiniz. O görkemli, ağır, büyük kapıları bırakın itekleyebilmeyi, kilitlerini açmak için kapılara yaslı duran anahtarlarım kaldıramazsınız.
Bence yazılan şiirler, gerçekler, öyküler, masallar, romanlar, çizilenler, bulunan ilaç formülleri, icatlar, yapılan resimlerin hepsi, hayal âleminden alınarak gerçekleştirilmiştir. Oradan bulunup çıkartılanlar raflarda tozlanmış, çekmecelerde küflenmiş gibi onları arayanlarım beklerler. Helal olsun, hayal âlemine girip, istediklerini orada tek tek bulup, derleyip, çıkartanlara. Ben oradan alınanlara kainatı, âlemleri yaratan yüce Allah’ımızın (c.c.) biz kulları, yani insanlar için lazım olan, yapılması gereken şeylerdir diyorum.
Mitolojide bir masal veya anlatı var. Okuyanlarımız duyanlarımız vardır, bir zamanlar Hindistan’da Lokman isimli bir doktor varmış. O rahatlıkla hayal âlemine sık sık girer, orada çok şeyler bulurdu onlarla. Bir araya getirdiğim formüller, ilaç resimleri o kadardır ki, tüm çalışma amacı ölüme çare bulmak. İlham melekleri onu, doğaya, bitkilere yöneltmişlerdi. Uzun yıllar sonra nihayet, ölüme çare olan bitkilerden, çiçeklerden katkılarını alıp ilaçlarını yapacaktır ve ölüme çare bulduğunu herkese haykırarak söyleyecektir. Onu dinleyenler, duyanlar şaşkına döndüler. Acaba aslı var mı?
Bir gün Doktor Lokman, her zaman sık sık geçtiği o köprüden geçerken, Allah’ımız İsrafil meleği emri ile sıradan bir rüzgar estirir. Lokmanın elindeki tüm çalışmalar ölüme çare bulduğu formüllerinin yazılı olduğu kağıtlar nehre uçuruverir. Lokman Hekim kahrolmuştur. O günden sonra Doktor Lokman, ne kadar istemişse hayal âlemine bir türlü giremez. Ölüme çare bulduğunu sandığı bitkileri, çiçekleri ve ölçü adetlerini, çeşitlerini şaşırmıştır. Formüllerini bir türlü hatırlayamaz, tekrar yazamaz.
Bir şeyler ortaya koyanlar, böbürlenmeyip, sadece bir eser meydana getirdiklerini söylesinler, onun için sevinsinler. Ben yarattım demesinler.
Dünkü Şehir – Ayhan Uçar
Yorum Yaz