Gazze’deki çocuklar hangi eğitim sistemi ile yetiştiriliyor ise, bizim ülkemize de o eğitim sisteminden lazım. O çocukları nasıl anne babalar yetiştiriyor ise, bizim ülkemize de o anne babalardan lazım.
Eğitim sistemimiz yeterince düzgün değil. Anne ve babalığımızı gereğince yapamıyoruz. Ne adam gibi arkamızdan dua edecek çocuklar yetiştiriyoruz. Ne de ömrümüzün ve malımızın hayrını görüyoruz.
Bir gazeteci zamanın İsrail başbakanı Şimon Perez’e;
“Kur’an-ı Kerim’de sizin devletinizin yıkılacağından bahsediliyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz” diye sorar. Şimon perez; “Kur’an’ı kerimde yazan o Müslümanlar gelsin bunu o zaman düşünürüz” der.
Evet Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen Yahudi aynı Yahudi de, Kur’an’ı Kerim’de bahsedilen Müslüman aynı Müslüman değil maalesef. Biz hep dünyayı Türklerin kurtaracağına inandık. Bununla öğündük, bununla gururlandık. Türk demek, türün kökü (ilk günkü saf hali) demek.
Şimdi yeryüzüne bir bakalım. Gerçekten de yeryüzünde türünün kökü olmayı hak eden millet biz miyiz? Nuh tufanından sonra, gemiye alınan o saf temiz inançlı imanlı insan türü biz miyiz..?
Hayır biz değiliz. Biz, ağzı çok laf yapan, bir bardak suda fırtınalar koparan bir milletiz. Son minvalde yaşadık ve gördük ki, yeryüzünde türünün kökü tabirini kullanmayı en çok hak eden millet Filistinlilermiş.
Başlarındaki kuklalar müstesna. Onlar Filistinli olamaz, maaşını İsrail’den alan bir kukla asla Filistinli değildir. Ama Filistin halkı gerçekten dünyada korkuyu yenmiş ve üzerlerinde oynanan tüm kirli oyunlara rağmen temiz kalmayı başarmış tek millet.
Biz mi? Bizi sormayın. Biz, şahsi zevklerinden asla taviz vermeyen ama iman hususlarında, ağzı laf yapmaya gelince, mangalda kül bırakmayan, kendi reklamını güzel yapan, kendisini güzel pazarlayan haini bol bir milletiz. Biz rüzgar gülü gibi bir şeyiz…
Yorum Yaz