Bazen düşünüyorum. Filistinlilerin okuduğu Kur’an ile bizim okuduğumuz Kur’an aynı, bir harfi bile değişmeyen aynı kitap. Filistinliler topraklarını Yahudilere satmadılar. Eğer satmış olsalardı şimdi savaşmaktan kaçarlardı. Hani bazıları, Suriyeli sığınmacılar için ülkelerinde kalıp savaşmıyorlar diyor ya…
Filistinliler topraklarını Yahudilere sattılar algısına rağmen o Filistinliler topraklarını terk etmemek için bir bir toprağa düşüyor. Az bir zaman yaşamak için her gün ölüyorlar. Elhamdülillah diyorlar her seferinde. Lakin yine de bir yere gitmiyorlar. Ya biz?
Siyonist bir tarihçi konuşmacı Yahudi bir TV kanalındaki açık oturumda Filistin’de ki Müslümanlardan bahsediyor. Adamlar “Müslüman” ne demektir iyi anlamışlar. Ama biz değil.
Hani bilir misiniz bir Zeyd bin Sabit vardı. “Peygamberimi Yahudiler yanlış bilgilendirebilir” diyerek 15 günde İbranice öğrenen ve Peygamberimiz ile görüşen Yahudilere çevirmenlik yapan 16 yaşındaki Zeyd bin Sabit.
Şimdi üç yaşındaki çocuklarımıza İngilizce öğretmeye başlıyoruz ve üniversite bitene kadar İngilizce görüyor. Yetmiyor yabancı ülkelere dil öğrensin diye gönderiyoruz. Bunca çabaya rağmen 30 yaşına gelmiş adam adını söylemekten başka iki kelime İngilizce konuşamıyor. Ama tam bir İngiliz gibi yaşıyor. Sonra da burada; “Kudüs bizim onurumuzdur” diye slogan atıyoruz.
Yahudi gibi yaşayıp Müslümanca söylemlerle olmuyor kardeşlerim!
Böyle ne Kudüs özgür olur, ne Şam, ne Halep. Bu gidişle İstanbul’u, Ankara’yı kaybedeceğiz Allah korusun. Adamlar bizim kutsal değerlerimize hakaret eden yazılar yayınlıyorlar, biz ise o yazıyı çevirecek çevirmen arıyoruz. Ama İngiliz yemeklerini, markalarını, yaşam şeklini sorsan hepimiz biliriz.
Çorabının yerini dahi annesine soran 25 yaşındaki delikanlı ile tek derdi kırılan ojeli tırnağı olan hanım kızımız ile bu aşamada biz Kudüs’ü özgür yapamayız. Hani bir de Usame vardı. Bizans’ın üzerine gidecek bir ordu hazırlanıyor ve onca babayiğit sahabe kendisinin o orduya komutan olacağını düşünerek bekliyor.
Lakin Peygamberimiz 17 yaşındaki Usame’yi komutan tayin ediyor. Çünkü o 17 yaşındaki delikanlının orduyu hiç zayiata uğratmadan geri getirecek kadar bu işe vakıf olduğunu biliyor. Kaçınılmaz olan büyük bir savaşın içine adım adım ilerliyoruz ve bizim gençlerimizin birçok şeyden haberi yok.
Siyonist İsrail tam 12 yıldır ana okulundaki çocuklara bile savaş platformları kurarak silah kullanma ve hedefi vurma tekniklerini öğretiyor. Dikkat ediniz bu çocuklar 3 ile 6 yaş arasındaki çocuklar. Diğer türlü 10 yaş üstü her çocuk haftada bir kez silah talimi yapıyor.
İsrail 12 yıldır kadın, çocuk demeden halkını büyük bir savaşa hazırlıyor. Bizim ise 17 yaşındaki oğlumuz ekmek almaya bile gitmiyor. Bizi bölüp, küçük devletler haline getirerek yenilmesi kolay lokma yaptılar. Sonra da özümüzden, tarihimizden uzaklaştıracak algılar ve medya ile beslediler, uyuşturdular.
Şimdi ise büyük bir dönemecin eşiğindeyiz. Zaman kısa ve yapılacak çok iş var. Yaptığı işin en iyisini yapmayı hedefleyen, dürüst, Ümmetin derdiyle dertlenen Zeyd bin Sabitler, Usameler yetiştirmemiz lazım acilen…
Yazar, Safiye Çetinkaya
Yorum Yaz