Arşiv

Fahiş Fiyat Artışları ile Mücadele

Fahiş Fiyat Artışları ile Mücadele

FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARI İLE NASIL MÜCADELE EDELİM ?

Kıymetli dostlarım, bu konuda daha önce de birkaç uzun paylaşım yaptım; lâkin işin ciddiyet ve ehemmiyeti, tekrarı ve ısrarı icap ettiriyor. Aslında Cumhurbaşkanımız, “tehlikenin” ve bu tehlikenin “büyüklüğünün” gayet iyi farkında. Hatta, 26 Aralık 2022 akşamında, kabine toplantısından sonra yaptıkları konuşmalarında, fâhiş fiyat artışı yapanlar için “haramzadeler” ve “namussuzlar” tabirlerini kullandı.

2022’nin başlarında bu fiyat artışları yaşanmaya başlanınca, Adalet Bakanlığımız da harekete geçmiş ve bu “haramzadelere” ciddi cezalar geleceği açıklanmıştı. Sonrasında gördük ki, hiç te caydırıcı olmayan birkaç hapis cezası ile, idari para cezalarında bir miktar artış.

Bendenizde şöyle bir kanaat oluştu: Ya bu konuda ben çok vehimliyim, vesveseliyim, aslında ortada çok ta büyütülecek bir tehlike yok; mevcut müeyyideler ile bu “arızaların üstesinden gelinir? Veya, büyüklerimiz, işin vahamet derecesindeki tehlikesinin farkında değiller! Burada muhatabım, başta Ticaret ve Adalet Bakanlarımız olmak üzere, Ekonomi, Tarım, Sağlık ve İçişleri Bakanlarımızdır.

Enfekte olmuş bir vücudu sağlığına kavuşturmanın yolu, “ağrı kesici” kullanmak değildir ki, hastaya verilen ağrı kesiciler bile, ağrıyı kesmeye yetmiyor! “Efendim daha ne yapalım, iki milyon liraya kadar ceza kesebiliyoruz!” Yahu güzel kardeşim, bu senin iki milyon lira ceza, adamların “çerez parası” mesabesinde!

Bu “namussuzların” işledikleri suçları, “ticari” kategoride değerlendirdiğiniz müddetçe, bunlarla başa çıkamazsınız! Bunların yaptıkları “namussuzluklar”, sadece “fiyat artışı” ile mahdut ta değildir; işi daha “kaynağında” hallediyorlar! Yani ya kendileri bizzat üretiyorlar, veya üreticileri “kafesliyorlar”, adamları “kıpırdayamaz” hâle getiriyorlar!

Yetmiyor, “tağşiş” (gıda hilesi) yapıyorlar, insanlarımızın sağlığı ile de oynuyorlar ki, kanaatimce Devletimize ve Milletimize bu açıdan verdikleri zarar, senelerdir terörle yaptığımız mücadelede uğradığımız zarardan çok daha fazladır. Yetmiyor, piyasaya kâfi miktarda mal sürmüyorlar veya stokluyorlar, karaborsacılık yapıyorlar! Yetmiyor, sektördeki diğer firmalarla bir araya gelerek “fiyat birlikteliği” sağlıyorlar, “kartel” oluşturuyorlar!

Rekabet Kurulu’nun bunların bazılarını takip ettiğini ve bazı cezalar verdiğini de görüyoruz amma, Kurul’un çalışmalarının çok “ağır” yürüdüğü de dikkatimizden kaçmıyor. Benim burada kastettiğim haramzadeler ve namussuzlar, sadece 5 zincir market ve bazı tedarik firmalarından ibaret değil; yedek parçacısından, madenî yağcısına, boyacısından, çimentocusuna, tekstilcisinden mobilyacısına kadar, her sektörde bulunanlardır. Üstelik, bu alçakların “dışardan desteklendikleri” ve “yönlendirildikleri” de gayet belli oluyor!

Bazı “maymunları”, malları ile birlikte (soğan, domates, patlıcan, patates, kabak, fındık, vs.) önceden satın alıyorlar, arabaları yolun kenarına çekip kasalarda ne var ise yollara döktürüyorlar, “dolar şu kadar oldu, malımız para etmiyor, açız aç!” dedirterek videoya çekiyorlar, bunları da TV’lerde ve sosyal medyada yayınlıyorlar!

Şu alçaklık, şu namussuzluk, şu “nimete hakaret” başından sonuna kadar “ORGANİZE SUÇ” değil ise ve bu kategoride değerlendirilmeyecek ise, biz bu namussuzlardan bu haramzadelerden, bu arsız şirret maymunlardan kendimizi ve Devletimizi daha nasıl koruyacağız yahu! Hiçbir korkuları yok; zira Türkiye’nin adli ve ticari sisteminde, onları korkutacak derecede bir ceza-müeyyide yok!

Lâfı uzatmaya da gerek yok!

Efendiler, bir kere karşımızdaki düşmanı ve tehlikeyi ve ellerindeki silâhı iyi tespit ve teşhis edelim; bu iş klasik bir “ticari suç” değil bizzat Devletimizin bekasını ve Milletimizin selâmetini hedef alan, ve “taammüden işlenen” bir ORGANİZE SUÇ ‘tur! Yani ellerinde tankları var, topları var, füzeleri var, uçakları var, ve hepsini birden kullanıyorlar.

Biz ise, böylesine modern ve gaddar bir orduya karşı, hâlâ kılıç-kalkan ile karşı koymaya çalışıyoruz! Yok zabıtalar denetime çıkmışlar da, yok Tarım ve Ticaret Bakanlıkları elemanları marketleri dolaşıyorlarmış ta!.. Neyi denetliyorsun kardeş? “Gramajı uygun mu, ona bakıyorum. Ayrıca raf fiyatı ile kasa fiyatı aynı mı, ona bakıyorum.” Tamam kardeş, ellerine sağlık.

Bu “denetleme / teftiş” işlerinin de nasıl yapılmaları gerektiğine dair epeyce tafsilatlı paylaşımlar yapmıştım; şimdi burada tekrar edersem, bu yazının okunması sabahı bulur. Muhterem büyüklerim, kıymetli Bakanlarımız, bürokratlarımız, bakın tekrar ediyorum: Bu işlerin hal çaresi 1-2 senelik hapisler, 1-2 Milyonluk cezalar (bu milyon liralar da çok istisnai uygulanıyor zaten) değildir!

Mallarını – işyerlerini müsadere edeceksiniz (el koyacaksınız), kendilerine “ticaretten men” cezası vereceksiniz, işyerlerine kayyum tayin edeceksiniz, bütün siyasi faaliyetlerden, vakıflardan, derneklerden, STK’lardan, belediyelerden “tard” ve bundan sonra bunların hiçbirine intisap edememe cezası vereceksiniz! Belediyeler ayrı bir “yara”

Devletimizin ve Milletimizin üzerinde bir “yük” olarak gördüğüm bu müesseselerin, ancak Valilik ve Kaymakamlıkların uhdesinde veya emrinde oldukları takdirde faydalı olabilecekleri kanaatindeyim. Şimdiki halleri ile faydadan ziyade zararlı olduklarını hepimiz de görüyoruz. Bir belediye başkanı, kendi mahallindeki bir esnafa veya şirkete, şu yukarda teklif ettiğim cezaları verebilir mi? Veremez. Çünkü ya akrabasıdır, ya komşusudur, ya “tanıdığının tanıdığıdır, ya özel ticari ilişkileri vardır.

Şu halde, bu cezaları verebilecek makam, “kuvvetli” ve “hür” ve “hızlı” olmalıdır; bu makamlar da, kaymakamlar ve valilerdir.

Kaymakamlar ve valiler, bir taraftan “idari cezaları” tatbik ederken, bir taraftan da yine süratle adlî cihaza havale edeceklerdir. Adli cihazın tatbik edeceği müeyyideler ve cezalar da, elbette suçun “insan hayatına ve Milletin huzuruna ve istikbâline ve Devletin bekasına kastedilmiş ORGANİZE SUÇ” cinsinden olacak ve hem fâillerin ve hem de “azmettirenlerin” (bu azmettirenler, siyasetçi, gazeteci, televizyoncu, tiyatrocu, sanatçı, aktivist veya her ne hergeleler ise !..) tamamının “hayatlarını söndürecek” seviyede olmalıdır.

Biz Millet olarak ve Devletimizin kanatları altında yaşamak istiyorsak, bizim hayatımıza ve bekamıza kast ‘edenlere zerre kadar merhamet gösteremeyiz! Bunlara gösterilecek merhamet, merhamet mefhumunu yanlış değerlendirmektir, hımbıllıktır, hödüklüktür! Unutmayalım, Devletimizin bekası ve selâmeti bâhis mevzuu olduğunda, padişahlarımız, kendi oğullarını ve kardeşlerini dahi feda eylemişlerdir.

***

Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım.
Rasim Duman
Emekli J. Ord. Astsubay
01 Ocak 2023 – Kayseri

Yorum Yaz

Yorum göndermek için buraya tıklayın

Web Site Hakkında

Sivrihisar Web Medya

Sivrihisar Şehrengizi

sivrihisar sehrengizi 1 - Fahiş Fiyat Artışları ile Mücadele

Gönül Dağı Dizi Film

dizi