Mesut Akdağ

Eşhedü

Eşhedü

Büyük mahkeme kurulmuş. Büyük Büyük Adil Hakim’in huzurunda şahitler de hazırlanmış. Mahkeme başlıyor. Şahitler, bir bir itinayla ve en ayrıntısına varıncaya kadar anlatıyorlar.
Şahitlerden göz, hayatı boyunca neyi gördüğünü tastamam anlatıyor. Kulak, neyi duyduğunu eksiksiz anlatıyor. Ağız, neyi yiyip içtiğini noksansız söylüyor. Dil, ne yalanları, ne doğruları, ne gıybetleri, ne tattığını ve ne zikirleri edip yaptıkların bir bir dile getiriyor. Beden, nerede tüketildiğinin şahitliğini, akıl hangi fikir anoforlarında, hengâmelerinde harcandığını anlatıyorlar.
Evet, Büyük Mahkeme kıyamet, mizan ve hesap günü. Büyük Büyük Adil Hakim ise bizi yaradan ve bize akıl vererek bu dünya hayatında imtihanlara düçar kılan ve bu imtihanın neticesini almak için Büyük mahkemeyi kuracak olan, sonsuz kudret ve hikmet sahibi Rabbimiz Allah.
Bir imtihan olan bu dünya hayatını en güzel şekilde sürdürebilmemiz için Allah bizlere sayısız nimetler vermiş. Bu nimetleri O’nun çizdiği dairede ve kullanım amacı içerisinde kullanalım diye ikram etmiş. Göz, kulak, kalp, dil, el, ayak, beden, akıl, ruh vs. Allah’ın bizlere lütfettiği ve hayatımızı kolaylaştıran nimetlerdir. Bu nimetler sayesinde yürür, konuşur, düşünür, çalışırız hasılı hayatımızı en mükemmel yaşarız. Bu hayatımızı mükemmel yaşatan organlarımız her anımızda yanımızda olduğu kadar da kiramen kâtibin melekleri gibi her yaptığımızı (iyi-kötü, sevap-günah) kayıt altına alıyorlar. Göz gördüklerini, kulak işittiklerini, el ve ayaklar nerede ve ne amaçla kullanıldıklarını ve diğer organlar bütün kullanıldıkları yerleri saniye saniye bir an bile atlamadan kayıt altına alırlar. Ve o hesap gününde ‘ ‘O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.’’ (yasin 35-65) ayetinde belirtildiği gibi bizlere şahitlik edecekler.
Bize şahitlik edecek organlar kendimizin. Kendi gözümüz, kulağımız, ağzımız, dilimiz vs. Yani kendimiz. O büyük mahkemede kendi kendimize şahitlik edeceğiz. Hiçbir bahane üretemeyeceğiz. Hiçbir şekilde dünya hayatını yargılayamayacağız. Kötülüklerin , günahların çoğaldığı zamanlarda hiçbir şekilde kendimizi haklı çıkaracak hükümlerde bulunmayacağız.Sadece eşhedü yani şahidim diyeceğiz ve hayatımızın tüm sayfalarını açıp tek tek şahitliğini yapacağız.
İnsan varlık âlemine girer girmez Eşhedü makamındadır. Yani şahitlik mertebesindedir. Ahirette kendi kendimize organlarımızla şahitlik edeceğiz. Peki dünyada nasıl Eşhedü makamında olacağız?
Eşhedü sırlar alemine, Allah’ın birliğine, varlığına, sonsuz kudret sahibi olduğuna, tüm noksanlıklardan beri olduğuna, her şeyin Allah tarafından yapılıp gözetildiğine, Muhammedin O’nun kulu ve resulü olduğuna şahitlik etmektir.
Eşhedü kaderin Allah’ın elinde olduğuna, kıyamet gününe, yaratılmış her bir varlığın kusursuz olarak Allah’ın yarattığına, tüm evrende Allah’ın gücünün ve ilminin hüküm sürdüğüne, aldığımızın nefesin, görmemizin, duymamızın, konuşmamızın vs. Tüm kabiliyet ve maharetlerimizin Allah’ın verdiğine inanmaktır.
Eşhedü kendimize şahitliktir. Kul olduğumuza yani aciz ve fakir olduğumuza yani elimizde güç ve kudret olmadığına, her şeyi istediğimiz zaman ve yerde yapamayacağımıza, Allah’ın bizim için ne murad ettiyse ancak onu yapabileceğimize ve yaşayacağımıza inanmaktır.
Eşhedü teslimiyettir. Allah’ın verdiği her şeye şükürdür. Belaya, musibete de şükür, sağlık afiyete de şükür. Yargılamadan neden, niçin niye diye sormadan olduğumuz hale razı göstererek kulluğumuzu yaşayarak kulluğumuza şahitlik etmek.
Eşhedü kısaca ve öz olarak insanlığımıza, kulluğumuza şahit olmak. Kul olduğumuzu, kulluğumuzla Allah’a teslimiyetle ibadet edip verdiği nimetleri O’nun emri dairesinde kullanmak, her şeyimizin Allah tarafından verildiğini ve yaratıldığını tam olarak idrak etmek, tefekkürden tevekküle geçmektir. İşte ayet-i kerime
‘‘Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.’’ (Al-i İmran 3 190-191)
Mesut AKDAĞ

Etiketler

Yorum Yaz

Yorum göndermek için buraya tıklayın

Web Site Hakkında

Sivrihisar Web Medya

Sivrihisar Şehrengizi

sivrihisar sehrengizi 1 - Eşhedü

Gönül Dağı Dizi Film

dizi