Cumhuriyetten önce mevcut el emeği ağırlıklı esnaf ve sanatkarlardan: Yemeniciler, at arabacılar, nalbantlar, saraçlar, tabaklar, bakırcılar, kalaycılar, tenekeciler, hallaçlar, keçeciler, demirciler, yağhaneciler (şırlan yağ imalatçıları-sıvı yağ), semerciler, helvacılar, şıracılar, el dokumacıları, halıcılar, kilimciler, kuyumcular gibi meslek erbabı teknolojinin ilerlemesi ve üretimin otomasyona bağlanması ile artan maliyetler, zevk ve kabullerde değişiklikler sebebi ile faaliyet alanından çekilmek zorunda kaldılar. Konfeksiyon fabrikaları geniş yer tutan terzi esnafını belli sayıya indirdiği gibi, küçük el sanatlarındaki ikameler, başka alanlara yönelmeyi teşvik edici bir rol oynadı.
Ev hanımlarının yaygı olarak tiftik ve yapağıdan eğirip ördükleri çorap ve fanilalara talep kalmadı, unutulmaya yüz tuttu. El sanatlarının, ziraai faaliyetler ve hayvancılıkla ilgili olması bu alanlara devletin iktisadi politikaları gereği gösterdiği ilgisizlikle orantılı olarak bir düşüş trendine girdi. Küçükbaş besiciliği yapan bir tanıdık, 260 kuzunun yününün kırkılması için 100 milyon TL. verirken, elde edilen yünü zar-zor 40 milyona sattığını ifade ederken bu gerçeği ifade ediyordu.
Yakın zamana kadar halıcılık ve kilim dokumacılığının yörede çok yaygın olduğu görülüyor. Sivrihisar’da halı ve kilimler bugün İstanbul Sultanahmed Halı ve Kilim Müzesinde büyük bir yer işgal ediyor. 13-14 y.y. da dokunmuş hatta 18-19. yy. a kadar uzanan devrede imal edilen kök boyası özgün renk ve desenleri havi essiz örnekler olarak sergileniyor. Sivrihisarlıların ellerinde bulunan halı ve kilimler özel bir müzeyi dolduracak sayıda olmasına rağmen bugün bazı köylerimizde kilim, zili ve cicim, heybe dışında dokuma yapılmamaktadır.
Ahmet Tevhid’in 1929 tarihli Maarif Vekaleti Mecmuasındaki Sivrihisar hakkındaki raporunda zikri geçen Hacı Bayram Cami’nin yan mahfilindeki dev halı, tarafımdan görülmüş bas kısmındaki rozet seklinde ortada “Ankara’nın Sivrihisar’ı” yazısı okunmuştur.
1990 tarihinde basılan XXI sayılı Vakıflar Dergisindeki makalesinde Suzan Bayraktaroglu:
Halı, Orta Asya’da Türkler’in yasadığı bölgelerde ortaya çıkmıştır. Sibirya’da pazırık kurganlarında M. Ö. 5. yy. a ait Türk düğümü ile yapılmış halı, bugün Leningrad müzesindedir. Yine eski halılar (M. Ö. 3-4. asır) Doğu Türkistan’da bulunmuştur.
Halıcılık Asya’dan yapılan göçlerle Ön asyaya yayılmıştır. Eskişehir ve civarında Yörüklerin dokuduğu ender halılar bulunmaktadır. Yöre dokumaları Türkmen ve Yörük aşiretleri tarafından yapılmaktadır. 1320 tarihli Ankara Salnamesinin 168. sayfasında padişah tarafından Sivrihisar’a 45 adet halı tezgahı tahsis edildiği ve bu tezgahlarda yılda 500 adet halı imal edildiği ve keza 252 adet seccade tezgahı bulunduğu yazılıdır.
Sivrihisar’ın sanayi ürünleri arasında kilim, seccade, halı, altın, gümüş sayılmakta. Keçe, kadın bilezikleri, bakırdan imal edilen kaplar sanayi ürünü olarak belirtilmekte idi. Sivrihisar’ın bütün köylerinde kilim, cicim, zili olmak üzere dokumalar yapılmakta idi. Köylerde hâlâ dokuma yapılır. Bu dokumalar seccade, yer yaygıları, heybe, çuval, yastık olarak kullanılmaktadır. Yörede çorap, eldiven, baslık, kese de örülmektedir.
Dokumalarda özellikle Yörük dokumalarında:
1-Koç boynuzlu
2-Göbekli
3-Parmaklı (merdiven)
4-Eli böğründe
5-Güllü veya Türkmen gülü
6-Toplu
7-Kırk budak yöresel isimleri ile motifler yer almaktadır.
Parmaklı ya da merdiven motifi, kilimlerde çok kullanılır. Özellikle kenar bordürlerinde veya ortadaki motiflerin kontum olarak yer alır.
Eli belinde (böğründe) motifi bütün kilim, cicim, zili ve sumaklarda bulunan özellikle Sivrihisar kilimlerinde ve evde bulunan kara döşeme adıyla bilinen kilimlerin iç dolgusunda ana motif olarak kullanılır.
Eskişehir Sivrihisar çevrelerinde yaygının ortasında eşkenar dörtgen, altıgen veya sekizgen madalyona “gül motifi” veya ‘Türkmen gülü” denilmektedir.
Kırk budak: Kilim, cicim ve sumaklarda kullanılan motiftir.
Halı, kilim ve düz dokuma yaygılar üzerinde araştırma yapan bilim adamları, kilimin halıdan önce bulunduğunu söylemektedirler. Sadece eris, arkeo tabir edilen enine ve boyuna ipliklerle oluşturulan kilim daha basittir. Enine boyuna ipler arasına başka iple düğümler atarak elde edilmiştir.
Kilimler; deseni meydana getiren değişik renkli atkı ipliklerinin durumlarına göre, birkaç tipe ayrılır. Anadolu’da en yaygın olanı ilikli kilimlerdir. Her iplik çözgü iplikleri arasında desen alanı içinde gidip gelirken, desenler arasında oluşan küçük aralıklara ilik, böyle kilimlere de ilikli kilim denir. Bu kilimlerde istenirse aralıklar çeşidi metodlarla yok edilir.
Cicim: Kilimlerdeki atkı ve çözgü (eris- arkaç) ipliklerinden başka, renkli desen ipliklerinin de kullanılmasından meydana gelen bir dokuma türüdür. Genellikle kilim dokumasından sonra iğne ile yapılmış olarak bilinir. Genellikle çapraz ve dikey çizgiler kullanılır.
Sivrihisar’da beyaz zemin üzerine “güllü” denilen ortada ufak eşkenar dörtgen madalyonlu ufak seccade boyunda yaygılar, seyrek motifli cicimlerdir. Deseni veren renkli ipler sık sık kullanıldığı motiflerin bir birine çok yakın olduğu sık motifli cicimler, yer yaygıları, heybe, çuval, hurç, yastık ve minderde kullanılmıştır.
Zili: Cicimlerde olduğu gibi, atkı ve çözgü ipliklerinden başka, deseni veren renkli iplikler bulunmaktadır. Teknik olarak cicimden ayrıdır. Deseni veren renkli iplikler zili de atlamalarla motiflerin içini doldurur. Zililer de daha çok boyuna çizgiler dokunur.
Sumak: Cicim ve zililer de olduğu gibi atkı çözgü iplerinin yanında, renkli iplikler çözgü iplerine sarılarak desen verilmektedir. Dokuma, cicim ve zililerde olduğu gibi yaygının tersinden yapılır. Sumak kelimesi Kafkasya kasabalarından birinin adı olarak kabul edilir. Sumak türleri çeşitlidir.
Kilimler, sevgi ile büyütüp beslediği koyunlarının yününün elde didilmesi veya atıcı (hallaç) tarafından atılması sonrasında, el iğlerinde iplik haline getirilmesinden sonra, kök boyalarla renklendirilmesini müteakip dokunurdu. El iğleri alt ve üst tarafı inceltilmiş, başlangıçta volan daha sonra eğrilen ipin sarkmamasını önleme vazifesi gören, ağırsak bulunan bu ig, yerde bulunan ilikmen tabir edilen yuvarlak bir çukurda iğin başından iki parmakla döndürülerek, yün ip yapılır ve iğe sarılırdı. Kilimlerde, gelinlik kızları yeni yuva hasreti, ev kadınlarının da övünülecek ve üzerinde yaşanılacak bir eser arzusu, ihtiyarlarda vefatını müteakip, cenazesinin sarılıp ertesinde yıkanıp camiye serilerek Allah rızasına erme duygusu yer bulur.
Yörede yetişen tiftik keçilerinin yünleri demir el taraklarında taranır. Kazak, fanila, çorap, atkı yapılır adeta öğütülecek birer sanat eseri vücuda getirilirdi.
1-2) Gelin kız motifi (Sivrihisar) 3-4-5) Evliliği belirleyen motifler (Gelin kilimlerinde izlenir) 6-7) Ev sembolü (Günyüzü Türkmenlerinde (Sivrihisar) 8) Dodurga Türkmen damgası (im)* * *
SİVRİHİSAR KİLİMLERİ ve DETAYLAR İÇİN TIKLAYIN >
Kaynakça: Orhan KESKİN – Bütün Yönleriyle Sivrihisar
Yorum Yaz