– BOZA –
1925’ten bu yana Eskişehir halkına hizmet veren Karakedi Bozacısı, Eskişehirlilerin yanı sıra Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen vatandaşları bile meşhur bozası ile bağımlı hale getiriyor.
Karakedi Bozacısı’nın hikâyesini sorduğumuz üçüncü kuşak İhsan Ürersoy, işletmelerinin 1925 yılından bu yana büyük bir titizlikle bozada marka yarattığını gözleri yaşararak anlattı. Müesseselerinin 1925 yılında dedeleri Hacı Tahir Ürersoy tarafından kurulduğunu söyleyen İhsan Ürersoy, ilk faaliyetlerinin helva, tahin ve susam olduğunu belirtti. İlk müessese isimlerinin Hacı Tahiroğulları Mustafa- Rıfat Ürersoy olduğunu ifade eden İhsan Ürersoy, “Kış mevsimlerinde boza yaz mevsimlerinde ise şerbet satışlarına başladık. Sonrasında müşterilerimiz ismimize ‘Bozacılar’ adını verdi. 1955 yılında boza imalatına ve satışlarına başladık. Rahmetli Amcamız Rıfat ve rahmetli babamız Mustafa Ürersoy çok meşakkatli olan bu iş üzerinde aylarca hatta yıllarca sabırla uğraşarak bayrağı amcamız Rıfat Ürersoy’un oğlu Vedat Ürersoy’a devretmiştir. O’da büyük bir özveri ile bu işi kendine meslek edinmiş zamanın şartlarına uygun hale getirmiştir” dedi.
“Önce müşterileri memnuniyeti”
Yılmadan, usanmadan firmanın önemli konumunu buraya kadar getirdiklerinin altını çizen İhsan Ürersoy, “müessesemizin ismini ‘Karakedi Bozacısı’ olarak değiştirdik” dedi.
Ürersoy, “Bizim için her zaman en önemli şey müşteri memnuniyeti olmuştur. Bu parola ile yola çıkan firmamız lezzetin doruğuna ulaşmak için bu uğraşılarına hiç durmadan ve usanmadan devam edecektir” diye konuştu.
İşletme Sahibi Vedat Ürersoy, İşletme Müdürü’nün de İhsan Ürersoy olduğu Karakedi Bozacısı tarifinin alınmadığı tek işletme olarak bilinir.
Müşterilerinin büyük bir memnuniyetle içtikleri bozalarının o eşsiz tarifini sorduğumuz İhsan Ürersoy, bozalarını mısır, kalabak suyu ve şekerden yaptıklarını açıkladı.
Günde ortalama 600 bardak boza içildiğini söyleyen Ürersoy, “gerçek satış rakamını söylemek mümkün olmayabiliyor. Müşterinin potansiyeline göre satış rakamı değişir.” diye konuştu.
“Karakedi ismi miras kaldı”
Yazın şerbet ve dondurma kışın ise bol bol boza satılan Karakedi’nin ismini nereden aldığını sorduğumuz Ürersoy, “bizim ilk dükkanımızın yan tarafından Karakedi Kolonyaları isimli bir dükkan vardı. O dönemin en çok satış yapan kolonyacısıydı. Adı ün salmıştı. Sahibi vefat edince dükkan birkaç yıl daha hizmet verebildi. Sonrasında kapanan Karakedi Kolonyaları vatandaşlar tarafından unutulmasa gerek bize gelen müşterilerimiz Karakedi Bozacısı burada mı demeye başladı. Bizde uzun uzun düşündük ve ismi miras kalan Karakedi’yi dükkanımızın adına verdik. O gün bugündür ismimiz Karakedi Bozacısı oldu” dedi.
Kendilerine Eskişehir dışında da başka şehirlerde boza dükkanı açmaları için sık sık teklif ve öneri geldiğini belirten Ürersoy, “Biz her şehrin lezzetlerinin kendi bünyesinde saklanmasından yanayız. Bizim de şehrimizin simgesi haline gelen bozamız anıldıkça Eskişehirimiz akla gelecektir” dedi.
“Bizi dürüstlük yüceltti”
Bozalarını sırf denemek adına gelip içen ve yıllar sonra ücretini ödemeyen gelen müşterilerinin olduğunu söyleyen Ürersoy, tek istediklerinin bozayı herkesin içebilmesi olduğunu vurguladı.
Para kazanmanın yanı sıra bu yıla kadar hep dürüstlüğe önem verdiklerini belirten Ürersoy, “şehir dışından bozamızı almaya gelen müşterilerimiz oluyor. Yıllardır bizden vazgeçmeyen müşterilerimiz oluyor. Hatta çocukken anne babası ile gelenler yıllar sonra şimdi torunları ile geliyor. Bizden vazgeçememelerinin tek sebebi lezzetimizin yanı sıra dürüstlüğümüzdür” diye konuştu.
Krizi hiçbir zaman müşterilerine yansıtmadıklarını ifade eden Ürersoy, “yediden yetmişe her yaştan müşteriye sahibiz. Diğer boza piyasası bile bize göre hareket ediyorlar. Biz onlarca çalışanımızı emekli ettik. Küçük esnaf olabiliriz ama hiçbir zaman hukuksuz davranmadık” dedi.
Bozanın tarihçesi
Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin’e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır. İbn Battuta isimli Arap gezgini, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde Türklerin bulunduğu Deşt-i Kıpçak bölgesini anlatırken Türklerin içtiği bir şıra olan bozayı anlatmaktadır.
Bozanın faydaları
• Bozanın mayalanması sırasında oluşan laktik asit, hazmı kolaylaştırmada çok yardımcıdır.
• İçerdiği aktif mayalar sayesinde probiyotik etkisi bulunur.
• Zengin karbonhidrat, protein ve B vitamini içeriği nedeniyle enerji ihtiyacı fazla olan kişiler, -gebeler, sporcular ve kilo almak isteyen kişilerin kullanımı için uygundur.
• Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok besin öğesini içerdiğinden besleyici özelliği nedeniyle sıvı ekmek olarak anılır.
• İçerdiği laktik asit nedeniyle bağırsak florasını düzenleyici role sahiptir.
• Mide bezlerinin faaliyetlerini olumlu yönde etkiler.
• B kompleksi vitaminleri içerdiğinden beslenmede önemli role sahiptir.
• Zihin açıcı ve sinirleri dinlendirici etkisi vardır.
• Öksürük tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir.
• İçerdiği mayalar sayesinde emziren annelerde süt yapımını artırır.
Röportaj: Fatma Nur SOLAK
Ekim-2010, EskiYeni – Aylık Şehir Kültürü Dergisi
Yorum Yaz