Araplar Osmanlıya ihanet etti mi. Bize ihanet eden kimdi?
Okullarımızda 1. Cihan Harbi’ni kaybetmemizin asıl sebebi olarak “Arapların bize ihanet ettikleri ve bizi arkamızdan vurdukları” öğretildi.
Hatta, 1. ve 2. Kanal Harekâtlarımız ‘da, 15.000 Askerimizi kaybetmemizin asıl müsebbiplerinin, Araplar olduğu öğretildi. İngilizler ise, Mısır’da tesadüfen bulunan ve çelik-çomak oynamakta olan masum çocuklar mıydı?
1. Cihan Harbi’nde bize tek ihanet eden, Şerif Hüseyin’dir ve onun da etrafında, 350 bedevi vardı hepsi bu kadar…
Şerif Hüseyin’in verdiği en büyük zarar, Hicaz demiryolu hattını tahrip etmesidir. Şerif Hüseyin, hiçbir Osmanlı askerinin kanına girmemiştir. Esasen, buna gücü de yoktu.
Filistin Cephesi’nde bizim 4. 7. ve 8. Ordular ve 75.000 Askerimiz vardı. Bu orduların, Eylül 1918 ortalarında taarruza geçen İngilizler karşısındaki hezimet ve esaretlerinin sebebi olarak, Şerif Hüseyin’i ve 350 adamını göstermek, sadece ve sadece, Osmanlı’ya asıl ihanet eden bazı paşaların ihanetlerini gizleme ve aynı zamanda, Arap ve Türk Müslüman birliğini ve kardeşliğini bozma maksatlıdır.
Bizim resmi tarih kitaplarımızda Araplar bize ihanet ettiler diyerek, bizi Araplara düşman edenler. Arapların resmi tarih kitaplarında da Türkler bize ihanet ettiler diyerek, Arapları da bize düşman ettiler.
İngilizler, Kanal Harekâtlarımızda ve bilâhare bu Nablus Cephesi harekâtlarında esir aldıkları binlerce Osmanlı askerine yaptıkları işkenceleri ve katliamları, bunları Araplar yaptı diye yaydılar.
Şimdi soralım:
Türkiye’de Ezan-ı Muhammedi’yi Araplar mı yasakladılar?
“Allah’ın (C.C.) kanunları” demek olan Şeriatı, Araplar mı kaldırdılar?
İçkiyi, işreti, faizi, zinayı bu ülkede Araplar mı serbest bıraktılar?
Almanlar, İngilizler, İtalyanlar uçak ve otomobil yaparlarken, Türkiye’de rakı şarap bira fabrikalarını Araplar mı kurdular?
“İstikbâl göklerdedir” lafına inanıp ta, uçak yapmaya kalkan Nuri Demirağ ile Vecihi Hürkuş’a, Araplar mı engel oldular?
Top, tabanca, tüfek ve bunların mühimmatlarını imal eden Nuri Killigil’i, fabrikası ile birlikte, Araplar mı havaya uçurup, koskoca adamdan geriye 5 Kg. et ve kemik parçası bıraktılar?
Okullarımızda dansı, valsı, tiyatroyu, filimi, sinemayı, operayı, opereti, baleyi, hoplayıp zıplamayı Araplar mı öğrettiler?
Daha 1926 senesindeki 19 Mayıs kutlamalarında kız çocuklarına mini etekleri Araplar mı giydirdiler?
Bu ülkede az-çok ilim sahibi on binlerce Müslümanı Araplar mı astılar?
Camileri ahıra, odunluğa, depoya Araplar mı çevirdiler?
Ayasofya’mızı Araplar mı müzeye çevirdiler?
LOZAN ihanet ve hıyanet Antlaşmasını Araplar mı imzaladılar?
Hilâfeti Araplar mı kaldırdılar, İslâm Âlemini Araplar mı başsız bıraktılar?
Kendi Millî Hukuk nizamımızı atıp ta, Almanya’dan, İsviçre’den, Fransa’dan, İtalya’dan “hukuk ithal edenler” Araplar mıydı?
Cumhuriyetle birlikte, sizin Allah’ınızı da tahtından indirdik diyenler, Araplar mıydı?
Cumhuriyet fazilettir – En iyi rejim cumhuriyettir – Hâkimiyet kayıtsız şartsız Milletindir denildiği halde, Cumhur’un önüne seçim sandığı koymayanlar Araplar mıydı?
Güney Cephemizde 7. 8. ve 4. Ordularımızın başlarında Arap komutanlar mı vardı, İngiliz taarruzları başlayınca firar eden komutanlar kimlerdi?
Cephe çökünce, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesini ve bilâhare de Sevr Antlaşmasını imzalamak mecburiyetinde kaldık. Şimdi “Sevr’i Osmanlı imzaladı, Sevr kötü idi, Lozan iyidir” diyenler, o beğenmedikleri Sevr’i, kimlerin yüzünden imzaladığımızı niçin söylemiyorlar?
Esasen Sevr’in bir “hukukî kıymeti” de yoktur; çünkü Cennet mekân Sultan Mehmed Vahdeddin, bu antlaşmayı imza etmemiştir. Binâenaleyh, Sevr hukuken bir antlaşma hüviyeti kazanmamıştır.
Neredeyse ağzımızın içindeki adaları Midilli, Limni, Sakız, İstanköy, Rodos. Ege’deki yüzlerce adanın çoğu bize yakın, Yunanistan’a uzaktır. Hatta Antalya/Kaş’ın karşısındaki Meis adasının bize mesafesi 4 Km, Yunanistan’a mesafesi ise 700 Km. Yunan’a Araplar mı verdi?
Evet, şimdi herkes vicdanına sorsun: Bu ülkeye, Osmanlıya ve bu millete asıl ihaneti ve hıyaneti kim ve kimler yapmıştır?
Çanakkale’de 57. Alay’ı İngilizlere katlettiren komutanın emrine, aynı gün, gene her biri 57. Alay büyüklüğünde 2 Arap Alayı daha verilmişti. Ve o komutan, aynı gün bu iki Alay’ı da İngilizlere doğratmıştı. Bunu bizim resmi tarih kitaplarımızda bulamazsınız ve hiç kimse de bu acı hakikatten bahsetmeye cesaret edemedi.
Bize ihanet ettikleri söylenen Araplar, Çanakkale’ye niçin gelmişlerdi ve niçin tereddütsüz olarak şehadete koştular?
Ve, bu Arap düşmanlığını yayanlar ve köpürtenler kimlerdir, kimlerin adamlarıdır, kimler tarafından yemleniyor sulanıyorlar ?
Bugün Arap devletlerinin çoğunun başında, 1. Cihan Harbi’nden sonra İngilizler ‘in destekleriyle ve hatta iradeleri ile gelen aileler bulunuyor. Araplar ile alâkalı kanaat beyan ederken, onların idare kadroları ile halklarını aynı kefeye koymak, asla doğru ve âdil olmaz.
Arap coğrafyasında TÜRKİYE sevgisi, bugün tavan yapmış durumdadır; binâenaleyh, bizim de onlara aynı muhabbet, hürmet ve uhuvvet hisleriyle mukabelede bulunmamız, İslâm kardeşliği şiârının bir icabıdır.
Son zamanlarda içimizdeki bazı Hayim Nahum torunları (KOCH Ailesi) Türkler ile Arapları, Türkler ile Kürtleri, Kürtler ile Arapları birbirlerine düşürmek ve bölgede bir kan denizi oluşturmak için, ellerinden geleni yapıyorlar.
Son derece tehlikeli ve sinsi provokasyonlar yapıyorlar, çok dikkatli olalım.
Bütün bunların karşısında bizim yapmamız icap eden en doğru şey, işi sahibine havale etmektir. Devletimizin yetkili makamlarına yardımcı olmak ve işlerini yapmalarını zorlaştıracak bir tavır içerisinde katiyen olmayalım.
Sosyal medyada karşımıza çıkan paylaşımların doğruluklarını tahkik etmek, insanlar arasında korku, panik, ümitsizlik gibi hislerin yayılmasına sebep olabilecekleri paylaşmamak ve asla moralimizi bozmadan, işimize gücümüze devam etmektir.
“Niye almıyoruz, niye vermiyoruz, niye şunları şunları tutuklamıyoruz, niye şuraya girmiyoruz, niye şuradan çıkmıyoruz, niye şurayı kapatmıyoruz” şeklinde, ortalığı velveleye veren paylaşımları da yapmayalım lütfen.
Sarsılmayalım, yalpalamayalım, yerimizden oynamayalım ve Okçular Tepesi’ni katiyen terk etmeyelim.
Selâm ve dua ile kıymetli dostlarım!
Rasim Duman
Emekli J. Ord. Astsubay.
17 Ocak 2024 – Kayseri / Pınarbaşı
Yorum Yaz