Biz Barışığız ama Siz Düşmansınız !
HAYATIN İÇİNDEN – BİZ KÜRDÜMÜZLE BARIŞIĞIZ, SİZ TÜRK’E DÜŞMANSINIZ
“Bir bey geldi beni otobüsten çıkardı.” Alev alabilir çıkalım” dedi. Dışarıda herkes yaralı, serilmişlerdi. Sol tarafta hiç yolcu yoktu. Hepsi saçılmıştı etrafa. Üç kişiydik şuuru açık olan. Kaburgalarımda kırık varmış.” Katliam gibi kazada yaralı olarak kurtulan Ayşe Kesgin’in sözleri böyleydi.
EFE TUR’ a ait yolcu otobüsü 95 kilometre hızla girdi viraja. 40 metre fren izi yaptı. Ve otobüs devrildi. 15 kişi yaşamını yitirdi. Onlarca da yaralı…
Saat 04.40. Yani uykunun deli saati. Şoförün uyuduğu tahmin ediliyor. Bu uyku ebedi uyku oldu. İki şoförün ikisi de öldü. Akla gelen ilk soru: “Şoförler fazla mı çalıştırılıyor?” Aynen öyle! Yanıt net. Sorunuz onlarca şoföre, alacaksınız cevabını.
Saat 13.00 te otobüsle Mersin’den Ankara ‘ya çıkmıştık. Saat 20.00 de Ankara’da olacağız. Ankara’ ya vardıktan üç saat sonra, yani saat 23.00 te tekrar Ankara’ dan Mersin’e geri döneceklerini söylemişti muavin. Gerisini siz düşünün.
Yani dön baba dön. Şoförler altta uyuyabildiği kadar uyuyor. Sonra direksiyona. Sonra da katliam gibi kazalar. Ölümler, ölümler…
“Zeytin, peynir koydum. Reçel vardı onu da koydum. Ekmek koydum. Buzlu su hazırladım. Çantama yerleştirip yangın söndürenlere götürdüm.” Köylü annecik böyle diyordu. Senin güzel yüreğinden öperiz be anam!
Orman demek Yörük demektir. Yanmıştır evi, barkı, bahçesi, hayvanı, ahırı, emeği, hatırası, her bir şeyi. Yaşlıdır gözü elbet.” Köylünün gözyaşı başkalarınınkine benzemiyor. “Der. Ve sessiz ağlar, için için. Geride ne kalmıştır ki. Hayvanları onun canı ciğeriydi. Çoğu yandı…
Onun gözü, kendine atılan çay paketinde değil. Hiç değil. Köylünün gözyaşı başkasınınkine benzemez. 10 günde 200 farklı yerde yangın. 200 farklı yerde koşturmaca, mücadele: Ölümüne. Vatandaşlar, orman işçileri, yangın söndürme ekipleri, herkes, herkes…
Vatanına, milletine, ağacına, dalına, yaprağına, kuşuna, karıncasına, bin türlü börtü-böceğine karşı kendini sorumlu hisseden herkes. Vicdan taşıyan herkes. Yangını yüreğinde hisseden, kömürleşmiş canlılara gözyaşı döken herkes…
Helal süt emmiş, gözünü sevdiğimiz, kurban olduğumuz herkes yangını söndürüyor. Yardakçıları saymıyorum. Yangını harlayanları, fırsata çevirmeye çalışanları saymıyorum. Memleketimizi yakan terör örgütünün adını bir türlü söyleyemeyenleri saymıyorum.
HDP’yle boy boy poz veren belediye başkanlarını da saymıyorum. “Kaygılıyız” başlığıyla bildiri hazırlayıp ne ABD’yi, ne PKK’yı, ne de FETÖ’yü ağzına bile alamayan sanatçıları da saymıyorum.
Adamlar cayır cayır kahpece ormanlarımızı ateşe verdi, bu sanatçılardan “tık” yok. Tek kelime yok. Yahu bu kadar mı vicdanlar taşlaştı? Kopmuşlar vatan cephesinden. Kopmuşlar Türk milletinden. Onların dünyaları bambaşka…
“Kürt ‘le barışmayan Kazdağları’ nı kaybeder ” PKK böyle diyor. Kürt’ümüzün yerine koyuyorlar kendilerini. “Memo “zannediyorlar. ABD’nin” Kara gücüyüz, piyonuyuz” diyemiyorlar.
“Mehmetçiğe kurşun sıkanız. Evlatları dağa kaçıranız. Ormanlarınızı ateşe verenleriz” Diyemiyorlar. ” İnsanlığı, vicdanları yok olanlarız” diyemiyorlar.
“Diyarbakır Anneleri’ ne sorun da, kim olduğunuzu, ne olduğunuzu söylesinler. Biz Kürt’ümüzle barışığız ama, siz Türk’e düşmansınız.
Yazı : Bulut Bulut
Yorum Yaz