Her yelle esen, her yele toz olur. Her kuşla uçan, kurda kuşa yem olur. Eşrefi mahlukat olan insan, herkesle beraber hareket edemez Bir duruşu olmalı insanın. Bir fikri, bir ideolojisi bir davası olmalı.
Herkese çiçek dağıtan insandan ne dost olur, ne düşman ve ne de yoldaş olur. Ne demiş Salih Mirzabeyoğlu; Benim herkesin fikrine saygım yok. Ben saygı duyduğum fikrin yanındayım. Tam da bu yüzden; Ala renkli değilim ben. Bir rengim var, bir vasfım var benim.
Ben Allah’ın; “halifem” dediğiyim. Halife dediğin herkese her söze her fikre eğilmez. Herkesin önünde düğmesini iliklemez.
Mümin merdivenin en alt basamağı değildir, en üst basamağıdır. Üstüne herkes basıp geçemez. Zirveye çıkanın ayağının altına basamak olur mümin. Herkes basıp kirletemez. Düşmanın elinde koz olmaz. Ocağında köz olmaz. Elinde maşa olmaz. Mümin dediğin dik olur ezik olmaz.
Bir aracın bir uçağın yazılımı neyse, bir insan içinde Kader odur. Software yani yazılım, bir şeye görevini, kullanım amacını ve hareket kabiliyetini kodlayarak yüklemektir. Bu yazılımın insan için uygulanan kısmına kader diyoruz. Yani kaderimiz bizim yazılımımızdır.
Bu ilahi yazılım ise bizim fıtratımızdır. Nasıl ki çamaşır yıkamak için programlanmış bir makinayı bulaşık yıkamak için kullanamazsak, belli bir fıtrat üzere yaratılıp görevlendirilmiş insanı da başka bir iş için kullanamayız.
Kullanmaya kalkarsak ne olur?
Bugün yeryüzünde ne oluyorsa o olur. Liyakatsiz insanlar, işinin ehli olmayan ticaret erbabı ve esnaflar. Vasıfsız işçiler ve elemanlar. İşe yaramaz yöneticiler vs. Nihayetinde; Tüm insanlar ve insanlık alemi, perişan olur rezil olur ve mutsuz olur.
Hani Allah’ı Teala şeytanı huzurundan kovmuştu da; O da, kıyamete kadar insanların yolları üzerine oturacağını, onları yollarından (fıtratlarından ve yaratılış amaçlarından) saptıracağını söylemişti ya…
İşte bu vaadini son yüzyılda fazlasıyla gerçekleştirdi. Yeryüzünde kurduğu şeytani sistem sayesinde tek tip düşünen, tek tip giyinen, tek tip hareket eden yani tek tip insan modeli yetiştiren bir sistemi devreye soktu. Böylece insanlar kendi fıtratlarında yazılı olan her şeyden bihaber yaşamaya başladılar.
Fıtratında ticaretle uğraşmak olan insanlar okullara hapsedildiler. İlim ehli olmakla görevlendirilmiş insanlar, hayat şartlarından dolayı farklı meslek dallarında görev aldılar. Fıtratı yöneticilik olan kişi büfecilikte çalıştı. Fıtratında doktorluk ve şifacılık olan kişi, fırıncılık yaptı yani fıtratları dışında yaşamaya başladılar. Bu yüzden şu anda tüm insanlık alemi mutsuz.
Öyle sanıldığı gibi, insanlar maddi açıdan dolayı mutsuz değiller. Fıtratlarında kodlu olan yerlerde ve işlerde görev almadıkları için mutsuzlar. Fıtratlarında kodlu olan işi ve eşi bulan insanlar ise, çöplükte de yaşasalar mutlular. Zulüm nedir bilir misiniz? Kişileri hak ettikleri yerden alıkoymaktır.
Yorum Yaz