– BACACILAR EVİ –
Eğimli bir arsa üzerinde bulunan yapı iki katlıdır. İnşasında ağırlıklı olarak moloz taşın kullanıldığı evin kuzey ve doğu dış duvarları tamamen ahşap hatıllı çamur harçlı moloz taş örgüsüyle; güneyde girişin bulunduğu duvar da ikinci kat hizasına kadar aynı şekilde yapılmıştır. Bunun yukarısı ahşap çatkı arası tuğla dolguludur. Evin giriş katında hayata bakan dış duvarlar ile, içte temelden subasmanına kadar olan kısımlar da moloz taş örgüsüyle, üst kısımlar ise yine ahşap arası kerpiç dolgulu karkas şeklinde inşa edilmiştir. Evin üst örtüsü kırma çatılı ve alaturka kiremitle örtülüdür.
Kuzey cephesi tamamen dışa sağır tutulan ev, daha çok hayata doğru yönlendirilmiş; sokak tarafında çıkmaya yer verilmemiş ve yalnızca üst odalar için az sayıda pencere açılmıştır. Buna bağlı olarak evin sokak cephesi masif görünüşlüdür. Sadece cümle kapının bulunduğu cephe, üstte tuğla ile dekore edilmiştir. Ayrıca bir çift pencerenin bu bölümü hareketlendirildiği de söylenebilir. Ancak bu cephenin geri kalan bölümü sonradan inşa edilen başka bir ev tarafından kapatılmıştır.
Yalın görünüşlü, çift kanadı bir cümle kapı ile evin hayatına girilmektedir. Hayatın kuzey ve doğu tarafını devşirme taş kaideli ahşap direklerin oluşturduğu galeriler kuşatmaktadır. Kuzeydeki galerinin arkasında yan yana üç mekan sıralanır. Bunlardan ortadakinin kapısı doğrudan hayata açılmaktadır. Diğer iki bölüme geçiş, harçevi olarak kullanılan bu mekândan sağlanmıştır. Doğudaki ocaklı mekân mutfak olarak düzenlenmiştir. Batıdaki oda; ahşap işlemeli dolap, yüklük ve çiçeklik elemanlarına sahiptir. ikâmet amaçlı kullanıldığı anlaşılan bu mekânın tavanı tamamen çökmüştür.
Hayatın doğu kanadındaki galeride küçük bir şaraphana yer almaktadır. Evin sahipleri eskiden helanın da hayatta olduğunu, fakat sonradan yıkılıp kaldırıldığını söylemektedirler.
Şaraphananın solundaki ahşap merdivenden çıkılarak üst katın sofasına ulaşılmaktadır. “L” şeklinde bir plân gösteren sofanın hayata bakan yüzü özgününde tamamen dışa açık iken, bir kısmının sonradan kapatıldığı; geri kalanının da balkona dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Söz konusu balkona halen sofadan açılan bir kapıyla geçilmektedir. Böylece açık dış sofalı plân bu yapıda faklı bir şekil almıştır. Burada sofanın güney ucunda bir, kuzey tarafında yan yana iki, batı uçta da bir olmak üzere dört mekân yer almaktadır. Güneydeki ve doğu köşedeki mekânlar doğrudan sofanın kapalı kısmına açılmaktadır. Kuzeyde olan diğerine ise balkona dönüştürülen bölümden girilmektedir. Günümüzde mutfak olarak kullanılan bu mekanın kuzey köşesi hamam olarak değerlendirilmiştir. Balkonun batı ucundan bir kapıyla geçilen dördüncü oda kullanılmayacak ölçüde yıkılmıştır. Bu mekânın tavanı ve zemini tamamen çökmüş olduğundan içeri girilememektedir. Üst kattaki odalardan yalnızca güneydekinde yüklük, dolap ve sedir elemanları bulunmaktadır. Aydınlık ve sokak manzarasına hakim olan bu mekânın evin baş odası olduğu anlaşılmaktadır.
Süslemesi
Dıştan sade görünüşlü yapının giriş cephesinde tuğlaların oluşturduğu dekorasyondan başka kayda değer süs unsuru yoktur, içteki süslemeler ise baş oda ile alt katta tavanı çökmüş durumdaki mekanda toplanmaktadır. Her iki mekânda da süslemeleri oluşturan ana materyal ahşaptır. Bezemede oyma-geçme teknikleri kullanılarak çeşitli motif ve kompozisyonlar meydana getirilmiştir. Süslemede; baş odanın kapısı, yüklüğü ve çiçekliği özenli ahşap işçiliğine sahiptir. Kemerli bir açıklığa sahip kapının sövelerindeki süslemelerden başka, kanadının dış yüzünde ve dolap-yüklük kapaklarındaki stilize çarkıfelek motifleri ile oda girişinde, yüklüğün üst kısmında kemerlerin kuşattığı şua motifleri özellikle dikkati çekmektedir. Bunların yüzeyleri sonradan yağlıboya ile boyanmıştır.
Odanın çıtalı tavanı büyük ölçüde özgünlüğünü korumaktadır. Ortasında düz tahta üzerine çakılan elips biçimindeki göbek kompozisyonu ile bu tavan mekâna zengin bir görünüş kazandırmaktadır. Kırmızı kadife kumaş üzerine oyma tekniğinde oluşturulan rokoko üslubunda soyut bitkisel dallarla süslü göbeğinin ortasına bir aynanın yerleştirildiği görülmektedir. Aynı tarzda yine kırmızı kadife kumaşlı zemin üzerine ince işçilikli bitkisel dalların bordür şeklinde kuşattığı geniş alanın içini de “S” kıvrımlarının mütemadiyen devam ettirilmesiyle ortaya çıkan baklava dilimleri süslemektedir. Tavanın daha sade görünen kenarları, ince bir kenarsuyu bordürü ile son bulmaktadır.
Evin zemin katında bulunan ve yukarıda sözü edilen tavanı çökmüş durumdaki odanın çiçeklikleri de bezemelidir. Bunların da süslemesini bitkisel karakterli soyut bitki motifleri oluşturmaktadır.
Tarihlendirme
Yapının inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Evin bugünkü varislerinden Hamdi Baş’ın verdiği bilgiye göre. Kurutuluş Savaşı’nın hemen öncesinde (1918) yapının alt katı tamamlanmış, savaş yıllarında bu bölümde ikamet edilerek evin yapımına ara verilmiş ve altı yıl sonra (1924) da üst katı bina edilmiştir. Yapılan incelemelerde de evin bu şekilde iki aşamada inşa edildiği anlaşılmaktadır. Mevcut bilgiler ışığında tarihleme konusunda başka bir kanıt bulunmadığı göz önüne alınarak, konutun 1918-1924 yılları arasında inşa edildiğini kabul etmek gerekmektedir.
* * *
Tarihi Sivrihisar Evleri
Prof.Dr. Yüksel Sayan – Ege Üniversitesi, 2009
Yorum Yaz