2024 Yeni Yıla girerken…
Aslı itibariyle, Noel kutlamalarının Hristiyanlık ile uzaktan yakından hiç bir alakası yoktur. Hristiyanlar, Noel geleneğinin Hz. İsa’nın (A.S) doğumu sebebiyle kutlandığını zannediyorlar. Hz. İsa’nın doğum gününü kutlamak için ibadet olarak gerçekleştirdikleri ritüelin, aslında paganların (yani çok tanrılı dine inananların) kutladığı bir ibadet olduğudur.
M.S. 336 yılından itibaren, yüzyıllardır Hasat tanrısı Saturnus adına yapılan kış dönümü eğlenceleri, kültürel etkileşimle ve dinsel yozlaşmayla birlikte, Hz. İsa’nın doğum gününün kutlandığı eğlencelere yani Noel kutlamalarına dönüşmüştür. Hani bizler, sürekli olarak “dinler arası diyalog” diye ortaya atılan safsatanın tehlikeli bir şey olduğuna vurgu yapıyoruz ya, işte bunun ana sebebi budur.
Dinler arası etkileşim, güçlü zalimlerin gerek medya organlarını ve gerekse ekonomik varlıklarını kullanarak, kendi dininin ritüellerini karşı tarafa empoze etmesini beraberinde getiren tehlikeli bir yakınlaşma biçimidir.
PEKİ NOEL NEDİR?
M.Ö. 300’lü yıllardı. Ortada ne Noel baba nede Hz. İsa vardı. Ne Noel’in Noel olduğu ne de yılbaşının yılbaşı olduğu günlerdi. Hz. İsa bile henüz dünyaya teşrif etmemişti. M.Ö. 300’lerde, Roma İmparatorluğu’nda Pagan inancına sahip Romalılar, kış gün dönümünü kutlamak maksadıyla bir hafta boyunca kutlamalar yapar eğlenirlerdi.
Hasat Tanrısı Saturnus adına yapılan bu eğlencelerde içkiler içilir, eğlencenin sınırları zorlanırdı. Öyle ki bu eğlenceler kimi zaman Roma’da asayiş sorunlarına bile sebep olurdu. Bu nedenle Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesinden sonra, kış gün dönümlerinde Saturnus adına yapılan bu eğlenceleri kısıtlama, hatta yasaklama girişimleri olduysa da bunda başarılı olamamışlardı.
M.S. 336 yılında İmparator Constantin, Roma halkının yüzyıllardır kutladığı ve vazgeçemediği bu Pagan geleneğini Hristiyanlık inancıyla bağdaştırmak istedi, maksadı imparatorlukta bir asayiş sorunu haline gelen bu ritüeli, bir pagan geleneği olmaktan çıkartıp Hristiyanlara mal etmek böylece, bu kutlamalara bir ölçü getirmekti.
Constantin, eğlencelerin yapıldığı yılın aynı tarihlerinde artık Hz. İsa’nın doğum günün kutlanması fikrini ortaya atıp diğer din adamlarınca da desteklenmesi üzerine, M.S. 336 yılından itibaren, yüzyıllardır Hasat Tanrısı Saturnus adına yapılan kış dönümü eğlenceleri artık Hz. İsa’nın doğum gününün kutlandığı eğlencelere yani Noel kutlamalarına dönüştü.
Aslında Noel kutlamalarının Hristiyan diniyle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu. İmparator Constantin’in bundaki asıl amacı Roma halkını eski Pagan inançlarından uzaklaştırarak onları Hristiyanlığa daha fazla ısındırmaktı.
Fakat sonuç ortada. “Neyi kutladığını bilmeyen Hristiyanlar, paganların dini ritüellerin kutlandığı Aralık ayının son haftası geldiğinde deliler gibi alışveriş yapıp içkiler içip eğlenceler düzenleyip sonra da o sarhoş kafayla, Hz İsa’nın doğum gününü kutlamak için, kiliselere koşuyorlar.
Peki Noel Baba dediğimiz yaşlı bunağın hikayesi nasıl ortaya çıktı dersiniz.
Evet Hristiyanlar tıpkı Hz. İsa’nın doğum gününü kutladıklarını zannettikleri gibi, yine İskandinav mitolojisindeki ve Paganizmdeki en büyük tanrı olan Odin’inde kendi dinlerinin bir parçası olduğunu zannediyorlar ve bu halk kahramanı ile çocuklarına Hristiyanlığı sevdirmeye çalışıyorlardı.
Yani Hristiyanlık inancında Noel Baba olarak bilinen ritüel, Hristiyanlık inancının ortaya çıkışından çok daha öncelere, İskandinav mitolojisindeki ve Paganizmdeki en büyük batıl tanrı olan Odin’e dayanmaktadır.
Efsaneye göre Odin’ denen tanrının sleipnir adında uçan bir atı vardı. Çocuklar, Odin’in uçan atı için, çoraplarının içine havuç ve şeker koyup duvara ve kapıya asarlardı. Odin de çocukların bu iyiliği karşılığında onlara hediyeler, tatlılar ve şekerlemeler verirdi.
Yüzyıllar sonra Hristiyan dünyası, İskandinav mitolojisindeki Odin’i de kendi kültürlerine göre şekillendirdi. Artık o günden sonra, İskandinavyalı paganların yardımsever hayali karakteri gitti. Onun yerine, Hristiyan dünyasının çocukları çok seven, yardımsever ve yılbaşlarında Hristiyan ailelerin çocuklara hediye dağıtan NOEL BABA adında bir iskele babası türedi.
Peki Aziz Nikola denen ve Hristiyanlarca kutsal bilinen zatı muhterem kimdir diye merak ederseniz, O da, M.S. 4. yüz yılda Likya’nın Myra yöresinde yani günümüzde Antalya’da yaşamış halk arasında iyi kalpliliği ve cömertliği ile tanınan bir azizdir. Aziz Nikola denen bu şişirme halk kahramanı asırlar sonra İskandinavların Odin’inin yerini almaya başlamış.
Sonuç olarak günümüzün Noel Babası, İskandinav ülkelerindeki iyiliksever, çocukların koruyucusu ve sevindiricisi olan Tanrı Odin efsanesi ile Myra’lı Aziz Nicholaos’ın kişiliklerinin birleştirilmesiyle, yarı dini ve yarı hayali bir karakter olarak ortaya çıkmıştır.
Noel Ağacı süslemesinin de kökeni antik çağlara kadar gitmektedir. Öyle ki antik Mısır uygarlığından, Roma imparatorluğuna, Kuzey Avrupa’dan, Orta Asya uygarlıklarına kadar antik dönemin büyük bir bölümünde kış dönümlerinde yeni yılın bereket getirmesi dileğiyle yeşil ağaçlar süslerlerdi.
Özellikle Kuzey Avrupalılar yeşil ağaç dallarını evlerine getirip süslerlerdi. Hristiyanlık öncesi geleneklere dayanan bu uygulama Hristiyanlığın ortaya çıkmasından sonra da devam etmiştir.
Fakat ilk Hristiyan din adamları, Hristiyanlık öncesi inançlardan gelen ağaç süsleme uygulamasına şiddetle karşı çıktılar. Dini baskılara rağmen yeni yılda ağaç süsleme geleneği yaygınlık kazanamasa da varlığını sürdürmeye devam etti.
Almanya’da Martin Luther öncülüğünde Katolik Hristiyanlığa eleştiriler getirilmesi ve Protestanlığın doğuşuyla yeni yılda ağaç süslemenin önündeki dini ön yargılar kalkmış ve ağaç süsleme geleneği Almanya’da hızla yayılmıştır.
Fakat Noel ağacı için asıl dönüm noktası, 19. yüzyılda çok sevilen İngiltere Kraliçesi Victoria ve onun Alman kocası Prens Albert’ı Noel ağacı başında gösteren resmin, İngiliz gazetelerinde yayınlanması olmuştur. Böylece İngiltere ve İngiltere’ye bağlı sömürgeleri sayesinde Noel ağacı geleneği dünyanın büyük bir bölümüne yayılmıştır.
Yılbaşında hindi yeme geleneğine gelecek olursak, yılbaşı sofralarında hindi bulunması ile ilgili hiçbir kültürde, hiçbir dini inançta herhangi bir ifade bulunmamaktadır.
Yılbaşı günlerinde hindi pişirme geleneği hakkında yaygın ve en çok kabul gören görüş, bu geleneğin Amerika’da, Kasım ayının son Perşembe günü başlayan “Şükran Günü” kutlamalarının ana yemeği olan hindinin, zamanla yeni yılda da pişirilmeye başlanması ve bunun yeni yıl geleneği halini almasıdır.
Amerika kıtasında başlayan bu gelenek Avrupa’ya ve Avrupa’dan da dünyanın diğer bölgelerine yayılmıştır. Tüm bunları buraya not düştükten sonra şimdi bizim sözde Müslüman. Özünde ne olduğu belli olmayan ve 364 gün boyunca bugünü bekleyen insanlara soruyorum. Sahi siz bu gece neyi kutluyorsunuz, hangi dine göre ibadet ediyorsunuz?
Biz kendimizi yenilemediğimiz müddetçe, ne yeni bir yıl, ne yeni bir elbise, ne yeni bir iş ve ne de yeni bir ekonomik gösterge hayatımızı yenilemez rutinimizi değiştirmez. Bizi ve yaşantımızı değiştirecek olan şey, yeni bir düşünce biçimi, yeni bir bakış açısı, yeni bir kadraj ve yeni bir senaryodur.
Yorum Yaz