2024 Üniversite Giriş Sınavı için adaylar, 8 Haziran’da TYT ‘Temel Yeterlilik Testi’ ne, 9 Haziran’da ise AYT ‘Alan Yeterlilik Testi’ ne girdiler.
Bu sınavlara hazırlanıp emek ve zaman ayıran, kendisini geliştirmeye çalışıp, çaba sarf etmiş olan bütün öğrencileri kutlar başarılar dileriz. İki gündür üniversite giriş sınavında çocuklarımız heyecanla imtihan oldular.
Bu sistem yanlıştır. Arka arkaya nefes aldırmadan çocukları sınava sokup 13 yıldır okuduklarını 2 sınava sığdır. Sonra puanları açıkla doktor olmak isteyeni mühendis yap. Mühendis olmak isteyeni hukukçu yap. Öğretmen olmak isteyeni Eczacı yap.
Yada sınavı geçemedin başarısız oldun de. Seneye tekrar sınava gir diye gönder. Sistem yanlıştır. İnsan hayatının ve seçeceği mesleğin sadece sınavla belirlenmesi yanlıştır. Yazıktır bu çocuklara heyecandan yaprak gibi titreyen bu çocuklar bizim geleceğimiz.
Sınava giren evlatlarımıza ve ailelerine: Akademik gelişim, başarı odaklı eğitim ve sınav sistemi ile birçok gencimiz ve aileleri oldukça sıkıntılı süreçler yaşıyor. Çok net ile iyi üniversite elbette önemli, ancak bu kişilik gelişimini, kendisine ve tüm insanlığa faydalı birey olmayı başarmış kişiler için anlamlıdır.
Hayatta iyi bir kariyer ancak önce iyi bir insan olmakla anlam kazanır.
Aksi takdirde gençlerimiz iyi kariyer peşinde koşarken hayata dair onları insan yapan birçok değerin farkına varamayabilir. Evlatlarımız hayatları için iyi bir üniversite kazanma peşinde koşarken onları kaybetmeyelim. İyi mühendis, mimar, doktor, avukat, ekonomist mutlaka olunur, ama önce iyi insan olsunlar.
Üniversite giriş sınavında yollar adeta felç oluyor. Batıdakini doğuya doğudaki öğrenciyi batıya vermek gibi bir uygulamayı kim icat etmiş acaba? Geç kalan ve ağlayan öğrencilerde ayrı bir muamma.
Şu üniversite sınavından vazgeçilmeli. 12 yıl eğitim sonunda öğrencinin kaderini bir sınava bağlamamalı. 12 yıllık öğrenci notu bence üniversite için bir yön tayin etmelidir. Bir sınava bağlanmamalı.
Ayrıca her şehirde üniversite uyduruk bölümler veya Açık öğretim üniversitesi gibi gençlerin şımartan okumuş işsiz ordusunu çoğaltan mesleksiz binlerce kişiyi sırf üniversite diploması var diye egosu yükseltilen gençliği oluşturan bu sistemden vazgeçmeli.
Çocuklar; düşe kalka yürümeyi öğrenirler Düşmeyi bilmeyen, kalkmayı da bilemez. Bu açıdan ana-babaların çok koruyucu olmaları ve çocukları, hayatlarında başlarına gelecek zorluklar konusunda eğitimsiz bırakır. Bunun bir örneği; akıp-giden nesiller için de geçerlidir. Judo sporunda kural; rakibini düşürmeyi öğrenmeden önce, düşmeyi öğrenmektir.
Akan-giden nesillere mutlaka öğretmek gerek düşmeyi-kalkmayı. Ortalama yirmi yıldır; Türkiye’nin insan bandında yürüyen nesiller bilmiyorlar acı hayat gerçeklerini.
Nasıl ki çok hijyen şartlarda büyüyen bir çocuğun bağışıklık sistemi gelişmiyor ve ilk mikrobu aldığında vücut bu mikroba yenik düşüyorsa; işte böyle korumalı yetişen kuşaklar da, karşılaşabilecekleri kriz, deprem, savaş gibi durumlarda, olaylara yenik düşerler.
Özetle; belli aralıklarla, toplum insan bandında yürüyen nesilleri aşılamak lazım düşük dozlu sıkıntılarla. Şu anda oluşan ortam tam eğitim zamanı.
Yükseköğretim Kurumları Sınavı
Yorum Yaz